MECAZIMÜRSEL (AD AKTARMASI): Bir sözün benzetme amacı taşımadan kendi anlamının dışında başka bir anlamda kullanılmasıdır. Bir sözde mecaz-ı mürsel sanatının olması için parça-bütün, iç-dış, genel-özel, yazar-eser… gibi “ilgi”ler bulunmalıdır. Bu, parçayı söyleyip bütünü, bütünü söyleyip parçayı kastetmektir. İçi söyleyip dışı kastetmek, dışı söyleyip içi kastetmek de mecazımürseldir:
Örnekler:
Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri
Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri.
(Bu dizelerdeki “atların çözülmesi” sözüyle söylenmek istenen atların üzerindeki heybe, örtü gibi parçaların alınmasıdır. Bütün söylenerek parça kastedilmiştir.)
Her sabah bir tabak yerim. (Dış söylenip iç kastedilmiştir.)
Koştu yokuş aşağı, rengi atmış bir şapka. (Parça söylenip bütün kastedilmiştir.)
Başlıca “ilgi”ler:
Parça – bütün ilgisi:
O zamanlar bu gazetede usta kalemler vardı.
Üniversitedeki kürsüsünde yıllarca çalıştı.
Türk sineması geçen hafta önemli bir yüzünü kaybetti.
Bu sahalarda nice altın ayaklar top koşturdu.
Sanatçı – eser ilgisi:
Davetlilere piyanosuyla önce Çaykovski, sonra Mozart çaldı.
Şimdi de biraz Yunus Emre okuyalım mı?
Pikapta Münir Nurettin dönüyordu.
İç – dış ilgisi:
Eve haber verip geleyim.
Batı ve Doğu, inanç ve felsefe yönünden birbirini etkilemiştir.
Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır.
Ankara bu çağrıya cevap vermekte gecikmedi.
Adresi bir de şu büfeye sorsak mı?
Sizin işinizi şu masa halleder, beyefendi.