Roman 19. yüzyılda Türk edebiyatına girene dek, onun yerini tahkiyeli (öyküleyici eserler= mesneviler, destanlar) diğer eserler tutmuştur. Manzum ve mensur bir olayı anlatan tarih, masal, efsane, lâtife, destan, menkıbe vs. gibi tahkiye esasına dayanan bütün eserler genel olarak hikâye adıyla adlandırılmışlardır. Türkiye’de roman Tanzimat devrinde ortaya çıkmıştır ve Tanzimat devrinin […]

19. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan bir sanat hareketidir. Romantizme tepki olarak doğmuştur. Bu sanat akımı, bir bakıma, realizmin ve natüralizmin şiire uygulanmış şeklidir. Çünkü parnasizm; realizm ve natüralizmin güçlü gözlem düşkünlüğünü, açık anlatım tarzını, karamsar hayat felsefesini taşır. Adını A. Lemerre’in 1866’da yayınladığı Le Parnasse Contemporain isimli dergiden alan parnasizm, […]

Knut Hamsun’un “Düğüm” adlı romanından (*); I Geçen yazın ortalarında Norveç’in küçük bir kıyı şehri görülmemiş birkaç olaya sahne oldu. Nagel adlı ilginç, kendine özgü bir şarlatan olan yabancı bir adam ortaya çıkıp dikkatleri üzerine çeken birtakım şeyler yaptıktan sonra, nasıl geldiyse yine öylece birdenbire ortadan kayboluverdi. Hatta bir keresinde […]

1. Din değişikliği: İslamiyet’in kabul edilmesinden önce Türklerin Şamanizm inancına mensup olan bazı Türk boylarının daha sonra Maniehizm, Budizm, Hristiyanlık dinlerine girmişlerdir. Edebiyatımızda asıl köklü değişiklik 10. yüzyıldan itibaren İslamiyet’in kabul edilmesiyle kendini göstermiştir. 2. Lehçe ve şive farklılıkları: Türkçenin tarihî gelişimi tam olarak 8. yüzyıldan itibaren takip edilebilmektedir. Bu […]

Nâ’ilî (Nâ’ilî-i Kadim) Nâ’ilî, 17. yüzyıl Türk edebiyatının büyük şairlerindendir. Tanzimat döneminde Encümen-i Şuara şairlerinden Manastırlı Nâ’ilî’nin yetişmesinden sonra Nâ’ilî-i Kadim olarak anılmaya başlamıştır. Nâ’ilî’nin hayatı hakkında bilinenler azdır. Ancak asıl adının Mustafa ve İstanbullu olduğu bilinmektedir. Doğum yılı belli olmamakla birlikte 1608-1611 yıllarında doğduğu düşünülmektedir. Öğrenim hayatı hakkında da […]

Kaside Der Sitâyiş-i Sultan Murad Esdi nesîm-i nevbahar açıldı güller subh-dem Açsun bizim de gönlümüz sâkî meded sun câm-ı Cem (İlkbahar rüzgârı esti, sabahleyin güller açıldı; bizim de gönlümüz açılsın, saki (içki kadehi sunan), meded (yardıma koş) Cem’in kadehini (Cemşid’in yedi türlü madenden yapılmış kadehini) sun. Erdi yine ürd-i behişt […]

Nef’î (1572? – 1635) Hayatı Klasik Türk Edebiyatının 17. yüzyıl şairleri arasında en başta gelen şairi olan Nef’î’nin asıl adı Ömer’dir ve Erzurumludur. Nef’î’nin çocukluğu ve ilk gençliğindeki hayatı konusunda sağlıklı bilgi bulunmamaktadır. Ancak onun Arapça ve Farsçayı iyi öğrendiği görülmektedir. Nef’î’nin ilk mahlası Darrî (= zarar veren) olmakla birlikte […]

Dostoyevski’nin “Kumarbaz” adlı romanından (*); … Büyükannenin rulet salonuna girişi, içeridekiler üzerinde muazzam bir etki yarattı. Rulet masalarında ve salonun diğer ucundaki trente et quarante masasının önünde, birkaç sıra hâlinde yüz elli, iki yüz kadar kumarbaz toplanmıştı. Masaya ulaşmayı başaranlar ancak bütün paralarını kaybettikten sonra yerlerinden ayrılıyordu, sadece seyirci olarak […]

Jack London’ın “Beyaz Diş” adlı romanından (*); … Beyaz Diş’in günleri deneylerle geçiyordu. Kiche’nin sopaya bağlı olduğu sırada bütün kampı araştırarak, inceleyerek, öğrenerek dolaştı. İnsanların birçok geleneğine çabucak alıştı. Fakat alışkanlık onları kabullenmek demek değildi. Onları tanıdıkça üstünlüklerini daha çok hissetmeye başladı. Gizemli güçlerini gördükçe gözünde daha da tanrılaşıyordu insanlar. […]

Divan-ı Hikmet – Ahmet Yesevi: 12. yüzyıl mutasavvıflarından olan Hoca Ahmed Yesevi, Pîr-i Türkistan namıyla tanınmış ve öğretileriyle Türklerin hem Müslüman olmasında hem de dinî anlayışlarının şekillenmesinde etkili olmuştur. Onun görüşleri, dinî-tasavvufi-ahlaki öğütleri vasıtasıyla günümüze ulaşmıştır. “Hikmet” adı verilen bu öğütler, Divan-ı Hikmet isimli eserinde bir araya getirilmiştir. Ahmed Yesevî, […]

Divanü Lügati’t-Türk – Kaşgarlı Mahmut: Kaşgarlı Mahmud XI. yüzyılda yaşamış bir Türk bilgini, dilcilerin en büyüğüdür. Onun hayatından çok, kişiliği ve eseri hakkında bilgiler vardır. Türk Dili Sözlüğü biçiminde çevrilebilecek Divanü Lugati’t-Türk adlı eser ile Türk dilinin cümle yapısı bilgileri biçiminde çevrilebilecek Kitabu Cevahirü’n-nahv fi Lugati’t-Türk adlı iki dev eserin […]

Atabetü’l Hakâyık – Edip Ahmet Yükneki: Edip Ahmet tarafından 12. yüzyılın ilk yarısında yazılmış manzum ve didaktik (öğretici) bir ahlak kitabıdır. Eserin adının anlamı “Hakikatlerin Eşiği”dir. Eser 40 beyitlik bir giriş ile başlar. Bunlardan 5’i Allah’ın,  5’i Peygamber’in, 5’i dört sahabenin, 14’ü Emir Muhammed Dad İspahsalar Bey’in medhine son 6 […]

Kutadgu Bilig – Yusuf Has Hacip: 11. yüzyılda, Karahanlılar döneminde, Balasagunlu Yusuf Has Hacib’in 1069-1070 yıllarında tamamladığı ve Doğu Karahanlı hükümdarı Tabgaç Uluğ Buğra Kara Han’a sunduğu Türkçe ilk siyasetnamedir. Yusuf Has Hacib bu eserde, çeşitli konular hakkında felsefi ve sosyolojik fikir ve düşünceler ileri sürüp öğütler verir. Ayrıca toplumu […]

Stefan Zweig’in “Satranç” adlı romanından (*); … Şimdi herhalde hemen kitabı elime aldığımı, gözden geçirip okuduğumu tahmin ediyorsunuzdur. Asla! İlk yapmak istediğim, yanımda kitap olmasından kaynaklanan bir tür ön hazzı tutmaktı; çalınmış olan bu kitabın ne türden kitap olmasını en çok yeğleyeceğimi düşlememden doğan, asıl olayı yapay bir biçimde geciktiren, […]

Christy Brown’un “Sol Ayağım” romanından*; …Hâlâ anlaşılır şekilde konuşamıyordum ama şimdiden ailedekilerin az çok anlayabileceği bir çeşit homurtulu lisanım olmuştu. Zorlandığımda ve onlar ne demek istediğimi anlamadığında zemini işaret ediyor ve sol ayağımla kelimeleri yazıyordum. Yazmak istediğim kelimelerin harflerini yazamadığımda öfkeye kapılıyordum ve bu benim daha anlamsız homurdanmama neden oluyordu. […]

NİDA: Seslenme içeren ünlem sözcüklerini şiirde kullanma sanatıdır: Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!           Ey bu toprakları için toprağa düşmüş asker               Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü!                  Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç

RÜCU: Bir düşünceyi dile getirip sonra bu düşünceden caymış gibi görünerek aynı düşünceyi tekrar ve güçlü bir şekilde dile getirme sanatıdır: Erbab-ı teşahün çoğalıp şair azaldı Yok öyle değil şairin ancak adı kaldı.

TARİZ: Alay, iğneleme ya da eleştiri içeren söyleyişlerdir: Bu sesinle bülbülleri bile ağlatırsın. Kefil olduğunuz bekçisi hakikaten güvenilir çıktı; üç gün sonra bizim kasayı yüklenip kayboldu.

İRSALİMESEL: Anlatımı güçlendirmek için şiirde herkesçe bilinen atasözü ya da özdeyişlere yer vermektir: Balık baştan kokar bunu bilmemek Seyrânî gâfilin ahmaklığından Ehl-i dillerde bu mesel anılır  Kim ki çok söyler ise çok yanılır Bal tutan kimse meseldir ki yalar parmağını  Bu sözün ma’nisini etmede iz’an iyidir

İSTİFHAM: Sözü cevap beklemeksizin anlamı güçlendirmek amacıyla soru soruyormuş gibi kullanma sanatıdır: Hani o, bırakıp giderken seni / Bu öksüz tavrını takmayacaktın? Alnına koyarken veda busemi / Yüzüme bu türlü bakmayacaktın? Gelse de en acı sözler dilime / Uçacak sanırım birkaç kelime Bir alev halinde düştün elime / Hani ey […]

TECAHÜLÜARİF: Bir anlam inceliği yaratmak için şairin çok iyi bildiği bir şeyi bilmiyor görünmesi sanatıdır: Gökyüzünün başka rengi de varmış Geç fark ettim taşın sert olduğunu Su insanı boğar, ateş yakarmış Her doğan günün bir dert olduğunu İnsan bu yaşa gelince anlarmış Bu şiirdeki dizelerin tümünde tecahülüarif sanatı yapılmıştır. Örnekler: […]

TEKRİR: Sözün etkisini güçlendirmek için bir sözü ya da sözcük grubunu tekrarlama sanatıdır. Kimsesizim kimsem yoktur herkesin var kimsesiKimsesiz kaldım medet kıl kimsesizler kimsesi. dizelerinde “kimsesiz” sözcüğü tekrarlanarak tekrir sanatı yapılmıştır. Bu yağmur. Bu yağmur. Bu kıldan inceÖpüşten yumuşak yağan bu yağmurBu yağmur. Bu yağmur. Bir gün dininceAynalar yüzümüzü tanımaz […]

TENASÜP: Aralarında anlamca yakınlık bulunan sözcüklerin bir dize, beyit ya da dörtlükte kullanılmasıdır: Kafa, göz, gövde, kol, bacak, çene, parmak, el, ayak Boşanır sırtlara vadilere sağnak sağnak  dizelerinde insana ait organlar sıralanarak tenasüp sanatı yapılmıştır. Örnekler: Yunus ki nergiste güler, gülde kanar Kırlarda gelincikte onun bağrı yanar Yine bahar geldi bülbül sesinden  Seda verip […]

TELMİH: Tarihte yaşamış ünlü ve tanına bir kişiyi ya da bir olayı hatırlatma sanatıdır: Gökyüzünde İsa ile / Tûr Dağı’nda Musa ile Elindeki asa ile / Çağırayım Mevla’m seni dizelerinde Hz. İsa’nın gökyüzüne yükselmesi, Hz. Musa’nın Tur Dağı’nda Allah’ın tecellisini görmesi ve asasının yılana dönüşmesi hatırlatılıyor. Beni bende demen bende […]

HÜSNÜTALİL: Gerçek bir olayı şairane, güzel ve hayali bir nedene bağlama sanatıdır. Hüsnütalil, genellikle Divan edebiyatında kullanılan bir sanattır. Bu sanatta, anlatılan olayın ya da durumun mutlaka gerçek bir sebebi vardır. Şair, bu gerçeği güzelleştirmek için kendi hayal dünyasında değiştirir, olayı ya da durumu hayali bir nedene bağlar. Ancak bu […]

TEVRİYE: Birden çok gerçek anlamı olan bir sözü herkesin bildiği yakın anlamda değil de uzak anlamda kullanma sanatıdır: Bu kadar letafet çünkü sende var Beyaz gerdanında bir de ben gerek     dizelerindeki “ben” sözüyle yakın anlamda bir deri hastalığı olan sivilce ya da  “akne” söylenirken uzak anlamda birinci tekil kişi kastedilmiştir. Örnekler: Gül gülse […]

KİNAYE: Bir sözün hem gerçek hem de mecaz anlamlarının birlikte kullanılması ve mecaz anlamının kastedilmesiyle yapılan sanattır: Ahmet Bey, dişli bir adamdır.” Cümlesindeki “dişli” sözcüğü gerçekte sözü edilen kişinin dişinin olduğunu, mecazî olarak ise “etkili ve çevresi geniş” biri olduğu anlamını bildirmektedir. Örnekler: Çok zahmet çektik, sonunda ayağımız düze bastı.                  […]

İSTİARE (EĞRETİLEME): Benzetme sanatının özel bir şeklidir. Benzetmenin asıl ögelerinden sadece birinin kullanılmasıyla yapılan sanattır: İstiare üçe ayrılır: a) Açık İstiare: Sadece benzetilenin söylenmesiyle yapılan sanattır: “Bu maçı sultanlarımız kazandı.” cümlesinde “sultanlarımız” sözcüğü benzetilendir. “Sporcular” benzeyeni söylenmediği için cümlede açık istiare sanatı yapılmıştır. “İki kapılı bir handa / Gidiyorum gündüz […]