19. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan bir sanat hareketidir. Romantizme tepki olarak doğmuştur. Bu sanat akımı, bir bakıma, realizmin ve natüralizmin şiire uygulanmış şeklidir. Çünkü parnasizm; realizm ve natüralizmin güçlü gözlem düşkünlüğünü, açık anlatım tarzını, karamsar hayat felsefesini taşır.
Adını A. Lemerre’in 1866’da yayınladığı Le Parnasse Contemporain isimli dergiden alan parnasizm, iç dünyayı esas alan şiirin yerine dış dünyayı esas almıştır. Parnasyenler değişik tabiat manzaralarını canlandıran veya tarihin değişik devirlerini anlatan betimleyici şiire yönelmişlerdir.
Parnasyenlerin sanat anlayışları şöyle maddelenebilir:
1. Sanat, sanat içindir prensibine bağlı kalmışlardır.
2. Şiirde şekil güzelliğine büyük önem vermişlerdir.
3. Ahlaki endişelere kapılmamışlar, ahlaki konuların dışında şiirler yazılmıştır.
4. Tabiatı sanatlarının temel malzemesi olarak görmüşlerdir.
5. Tabiat betimlemeleri ve felsefi düşüncelere geniş yer ayırmışlardır.
6. Lirizmden uzaklaşmaya çalışmışlardır.
7. Şiirlerde, kendi duygu ve düşüncelerini gizlemeye önem vermişlerdir.
8. Şiirde müzikal bir dil kullanmaya çalışmışlardır. Ölçü, kafiye ve ses uyumlarını çok önemsemişlerdir.
9. Uzak ve yabancı ülkelerin efsanelerini şiire taşımışlardır.
Parnasizmin en tanınmış temsilcileri:
Theophile Gautier ( Akımın kurucusudur.)
Theodore de Banville
Leconte de Lisle
Jose Maria de Heredia
Bu akım, Türk edebiyatında özellikle Servetifünun döneminde ilgi görmüştür.
Cenab Şahabettin
Tevfik Fikret
Yahya Kemal Beyatlı
Theophille Gautier’den bir şiir örneği:
Çin İşi
Hayır, madame siz değilsiniz sevdiğim
Sevdiğim ne Ofelya, ne de Beatris
Ne de sizsiniz, ne de siz, Jülyet’çiğim
İri gözlü sarışın Lora, ne de siz
Benim sevdiğim güzel şu anda Çin’de
İhtiyar akrabalarıyla oturur
Narin çinilerden kuleler içinde
Sarı Nehir karabatakla doludur
Gözleri vardır şakaklara çekilen
Bir avuçluktur küçücük ayakları
Bakır lambalardan daha aydın bir ten
Kırmızı boyalı, uzun tırnakları
Başını uzatır kamış kafesinden
Kırlangıçlar geçer sürüne sürüne
Şarkı söyler, her akşam, kendiliğinden
Söğüt dalına, şeftali çiçeğine
(Çev.: Orhan Veli Kanık)