TYT Türkçe Deneme Sınavı 1
1. Tiyatro yazarlığı konusunda verilecek eğitimlerin – – – – – olacağına kuşku yoktur. Ancak bu eğitimlerin güncel gelişmeleri izleyen – – – – – olması planlanmalıdır.
Parçanın anlamlı bir bütün olması için boş bırakılan yerlere hangi sözcükler sırasıyla getirilmelidir?
A) gereksiz – düzeyde B) sorunlu – yapıda C) yararlı – nitelikte
D) verimsiz – donanımda E) önemsiz – kapasitede
2. Sanatçıdan çağının tanığı olması beklenir. Bu özellik, sanatçıya çevresinde hatırı sayılır ölçüde değer kazandırır. Sanatçı, tanıklığının kuşaklar tarafından geçerli sayılmasına da özen gösterir. Eserinde anlattıklarının çoğu insan tarafından anlaşılmasını, anlaşılmayanların ise okuyucunun sezgisiyle bulmasını bekler.
“Çağının tanığı olmak” sözünün parçaya kattığı anlam, aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
A) Yaşadığı dönemin niteliklerini eserlerinde anlatmak
B) Çevresindeki olaylardan haberdar olmak
C) Gelecek nesillere seslenmeye çalışmak
D) Okuyucuya duymak istediklerini söylemek
E) Açık ve anlaşılır bir anlatım tarzı benimsemek
3. Öz geçmişinizde yer alan bilgilerin (I) önceliklendirilmesi ve başvuruda bulunulacak ilanla (II) örtüşmesi gerekiyor. (III) Rekabetin yoğun olduğu iş dünyasında, insan kaynakları yöneticilerinin (IV) dikkatini çekebilmek için yetkinlik ve (V) deneyimlerinizi kısa tutmanız öneriliyor.
Parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı yanlış verilmiştir?
A) I’de, önemli olandan önemsize doğru sıralama
B) II’de, birbiriyle tam olarak uyuşma
C) III’te, aynı amacı taşıyan kişiler arasındaki yarışma
D) IV’te, önerilerini kabul ettirme
E) V’te, gerekli bilgi ve becerileri taşıma
4. Ortak sorunlarla ilgilenen yazarların karşılaştırdığımız romanlarında birçok farklılık görmek mümkündür.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlenin anlamıyla ortaklık taşımaktadır?
A) Yazar, romanına başlamadan önce başkalarının romanlarını da incelemelidir.
B) Farklı özellikler taşıyan romanların ortak konular içerdiği görülebilir.
C) Her yazar, kendi çağdaşlarından ve ürettikleri eserlerden mutlaka etkilenir.
D) Bir eser üzerinde yapılan inceleme, yazarın kişiliğiyle ilgili bilgilere ulaşmayı da sağlar.
E) Bir yazar, aynı konuyu ele alsa bile her eserinde onu farklı yönleriyle tanıtır.
Dünyada hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkelerdeki gıda temini ve güvenliği üzerinde yıkıcı etkileri olan vebanın yayılmasını engellemek için tedbirler alınmalıdır.
5. Bu cümleden aşağıdaki yargılardan hangisi kesin olarak çıkarılabilir?
A) Veba salgını, her düzeydeki ülkeler için önemli bir tehdittir.
B) Az gelişmiş ülkelerde üretilen gıdalar veba hastalığı barındırmaktadır.
C) Gıda ürünlerinde görülen birçok bulaşıcı hastalık, çeşitli önlemlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır.
D) Az gelişmiş ülkelerdeki veba gibi bulaşıcı hastalıklar, gelişmiş ülkeleri tehdit etmektedir.
E) Küreselleşme, gıda ürünlerindeki hastalıkların her ülkeye yayılmasına neden olmaktadır.
I. cümle: Toplumsal ve siyasal olaylar, sanatçıları ve düşünürleri etkilemiştir.
II. cümle: Klasisizm, romantizm, realizm gibi edebî akımlar, duygu ve düşüncelerdeki değişimin edebiyattaki karşılığı olmuştur.
6. Yukarıdaki cümlelerde söylenenler, hangi seçenekte doğru biçimde birleştirilmiştir?
A) Edebî akımlar, toplumsal ve siyasal olayların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
B) Duygu ve düşüncelerdeki gelişim, toplumsal ve siyasal olayların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
C) Edebî akımların ortaya çıkmasıyla toplumsal ve siyasal olayları konu alan sanat ürünleri üretilmiştir.
D) Sanatçı ve düşünürler, çeşitli edebî akımlar aracılığıyla toplumsal ve siyasal olayların ortaya çıkmasını sağlamışlardır.
E) Toplumsal ve siyasal olaylardan etkilenen sanatçı ve düşünürler, duygu ve düşüncelerindeki değişimi edebî akımlarla göstermişlerdir.
Halk edebiyatımız, insanın temel duygularına bir kaya gibi tutunduğu için üzerine en dayanıklı binaları kurmaya elverişlidir.
7. Bu cümlede hangi ses olayına bir örnek gösterilebilir?
A) Ünsüz yumuşaması B) Ünlü düşmesi C) Ünlü daralması
D) Ünsüz benzeşmesi E) Ünsüz türemesi
Hastaların sosyal ortamda (I) bulunmaları ve toplumun hastalara (II) yönelik ön yargılarının (III) yıkılması için düzenlenen (IV) şenlikte birçok (V) etkinlik yapıldı.
8. Yukarıdaki cümlede numaralanmış sözcüklerden hangileri isim kökünden türemiştir?
A) I ve II B) II ve III C) II ve IV D) III ve IV E) IV ve V
(I) İnsana ait olan her şey beni ilgilendiriyor. (II) Aslında insana ait olan her şeyin herkesi ilgilendirmesinin doğru olduğuna inanıyorum. (III) İnsana ait olan her şeyin insanların bilgisine açık olduğu bir bilgi iletişimi dönemi yaşıyoruz. (IV) Bu nedenle yeteneklerimizin farkında olmalıyız. (V) Güçlü yönlerimizi, neleri başarabileceğimizi bilmeliyiz. (VI) Üretkenlik, yeni ve farklı şeyler ortaya koymak, bu sayede mümkün olacaktır.
9. Bu parçadaki numaralı cümlelerin hangisinde özne açıklayıcısı ile birlikte verilmiştir?
A) II B) III C) IV D) V E) VI
Geçmişteki kişilerin yanlış oldukları anlaşılan düşünceleri bizi ansızın avlayıveriyor.
10. Bu cümledeki ögelerin doğru sıralanışı aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir?
A) Özne – belirtili nesne – zarf tümleci – yüklem
B) Belirtisiz nesne – özne – zarf tümleci – yüklem
C) Dolaylı tümleç – belirtili nesne – yüklem
D) Özne – dolaylı tümleç – belirtili nesne – yüklem
E) Belirtili nesne – özne – zarf tümleci – yüklem
Bilimsel bir metni (I) okurken sözcüklerin altını (II) çizmek ya da metinden notlar çıkarmak (III) olağan bir davranıştır fakat (IV) alınan notları düzenli biçimde (V) sıralayıp numaralandırmak yararlıdır.
11. Bu cümlede altı çizili sözcüklerden hangisi fiilimsi değildir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
Müzelerde kültürel zenginliğin topluma sunulabilmesine olanak sağlayan yeni sunum ve anlatım yöntemleri kullanılmaya başlandıkça müzelere olan ilgi de artmaya başlamıştır. Teşhir alanlarında eserin sağlıklı şekilde korunmasını sağlayan vitrinlerin aynı zamanda eseri tüm haşmetiyle sergileyebilmesi, görselliğin niteliğini artırmıştır. Ayrıca dünyanın farklı mekanlarındaki insanları buluşturan sanal ortam da modern müzecilik uygulamaları arasına girmiştir. Müze idareleri, hazırladıkları web sayfalarıyla müze amaçlarına uygun faaliyetler yürütebilmektedir. Bu uygulama, sahip olunan bir interaktif bağlantı sayesinde başka herhangi bir maliyete gerek olmadan dünyanın bir ucundan diğer bir ucuna günün her saati müze ziyareti yapmayı mümkün kılmıştır.
12. Bu parçadaki altı çizili ifadeyle
I. Bir müzede sergilenenlere herkesin ulaşabilmesi
II. Sadece görsel zenginlik taşıyan ürünlerin sergilenmesi
III. Kültürel değerleri taşıyan ürünlerin ön plana çıkarılması
uygulamalarından hangilerine gönderme yapılmamıştır?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III
Her deney kendine özgü yapısı ile bir sanat eseri gibi görünür.
13. Bu cümlenin öznesi aşağıdaki sözcük gruplarından hangisi ile oluşmuştur?
A) İsim tamlaması B) Sıfat tamlaması C) İsim-fiil grubu D) Sıfat-fiil grubu E) Zarf-fiil grubu
Roman; toprağa bağlı, az ve öz konuşan bir çiftçinin hayatını anlatır. Çiftçimizin çeşitli konulara yönelik bilgileri kısıtlı fakat sağlamdır. Romanda zengin bir kişilik yerine ilkel bir insan durumundadır. Ancak bu sıradanlığa rağmen içinde temiz bir asalet ve bağlı kaldığı değerler vardır. Topraklarını verimli hâle getirmek için çaba gösteren çiftçi, romanda çevresiyle barışık bir hayat yaşayan, üretken ve çalışkan insanları simgeler.
14. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi kullanılmamıştır?
A) Nitelik bildiren sözlere yer verilmiştir.
B) Amaç – sonuç ilgisi kurulmuştur.
C) Saptamalarda bulunulmuştur.
D) Olumlu yargılara yer verilmiştir.
E) Abartılı sözler kullanılmıştır.
Renkler ve (I) kendimi bir arada düşündüğümde aslında çok da renkli (II) biri olmadığımı fark ediyorum. Hayatıma renklerin (III) tümünü sokmuyorum, renkli olmak (IV) bana göre bir şey değil. Fakat iş resimle olan ilişkime geldiğinde (V) sınırlarımı aştığımı fark ediyorum şaşarak.
15. Bu parçadaki numaralı sözcüklerden hangisi tür bakımından diğerlerinden farklıdır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
Sanatçı bilim insanlarında ve filozoflarda bulunmayan bir aydınlatma kapasitesine sahip insan olabilir. Sanatçının eserleri zamanın akışını durduran tılsımlı bir cisim olmalı, deney ve gözlem yoluyla öğrenme imkânımız olmayan bilgiyi ve bilgeliği bize aktarmalı. Sanat eseri, toplumdan insanlığa giden bir yol olmalı.
16. Bu parça ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Belirtisiz isim tamlaması kullanılmıştır.
B) Bir isim tamlamasının birden fazla tamlayanı bulunmaktadır.
C) Bir cümlenin öznesi isim tamlamasıdır.
D) Belirtili isim tamlaması bir cümlede nesne görevindedir.
E) Bir cümlede birden fazla belirtili isim tamlaması kullanılmıştır.
(I) Henüz dokuz yaşımdaydım. (II) Bir deneyin tamamlanması için gereken sürenin uzunluğu nedeniyle, daha işin başında, uyku saati konusunda pazarlığa girmemiz gerekmişti. (III) İspirto lambasının hafifçe ısıttığı aygıt, mutfak masasının üzerine kuruluydu. (IV) Derken, birdenbire kırmızımsı bir sıvı, imbiğin dibinde yoğunlaşmaya başladı. (V) Deneye başlarken kullandığımız ama pek umut vaadetmeyen maddelerden oluşan karışımdan bir şeyler çıkıyordu. (VI) Sonrası, deneyin başarısından gelen özel bir güç duygusuydu.
17. Parçadaki numaralı cümlelerin hangisinde birleşik sözcüğün yazımında yanlışlık yapılmıştır?
A) II B) III C) IV D) V E) VI
Bir kurum ( ) çalışanlarında her zaman görmek istedikleri üç özellik tanımlamıştı ( ) hissetmek ( ) cesaretli olmak ve paylaşmak ( )
18. Parçadaki yay ayraçlarla belirtilen yerlere, sırasıyla, hangi noktalama işaretleri getirilmelidir?
A) (,) (:) (,) (.) B) (;) (.) (,) (…) C) (,) (.) (,) (.) D) (,) (.) (;) (.) E) (,) (:) (,) (…)
19. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde kesme işaretinin kullanımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?
A) Anadolu’nun kültürel zenginliğini edebiyat ürünlerinde görmek mümkündür.
B) Minyatürün Latince’deki “miniare” kelimesinden türediği düşünülmektedir.
C) Namık Kemal’in Cezmi adlı eseri, edebiyatımızdaki ilk tarihsel romandır.
D) Dünya, Güneş’ten gelen zararlı ışınları engelleyen bir kalkana sahiptir.
E) Görme engellilerin hayatını kolaylaştıran Braille alfabesi 1821’de icat edilmiştir.
Çocukluğumu doya doya yaşadığım köyüme yıllar sonra yeniden gitme fırsatım olmuştu. Kayısı ağaçları arasında kendini gösteren evimiz, yılların yorgunluğunu üzerinde taşıyordu. Bahçesindeki yabanî otlar, yürümemi zorlaştırmıştı. Evin çatırdayan merdivenleri bana “Çıkma!”, diye sesleniyor; gıcırdayan kapıları “Açma!” diye inliyordu. Her odadaki eşyalar, bana geçmişimi hatırlatıyor; benimle birlikte yaşlandıklarını bana gösteriyorlardı.
20. Bu parçada kişileştirilen varlıklardan hangileri birlikte verilmiştir?
A) bahçe – kapı B) köy – oda C) merdiven – kapı D) ağaçlar – merdiven E) ev – otlar
(I) Sanat, birey ile toplum arasındaki en etkili iletişim araçlarından biridir. (II) Sanatçı, ürettiği eserleri toplumla buluşturur. (III) Bütün dünyada bu buluşturmayı müzeler, galeriler ve sanat merkezleri üstlenir. (IV) Bu nedenle bir sanat eserinin sunulmasında mekân ve mekânın yapısal özelliklerinin etkili oluşturulması gereklidir. (V) Kimi düşünürlere göre bu merkezler, toplumların çeyiz sandıkları kimilerine göre de tarihsel ve toplumsal bellek merkezleridir. (VI) Ayrıca bu zenginlikler ulusların övünç kaynağı ve saygınlık odaklarıdır.
21. Yukarıdaki numaralı cümlelerden hangisi, parçanın anlam bütünlüğünü bozmuştur?
A) II B) III C) IV D) V E) VI
Bir cambaz numarasını çok kolay yapar ama bu sonucu elde etmek için kim bilir ne kadar çalışmıştır? Ben de bir tasarım üzerinde birçok kez çalışırım. Ama varmak istediğim sonucu bilirim. Çünkü iyi bir heykeltıraş, sadece mermerin içindekileri düşünür.
22. Parçadaki “mermerin içindekileri düşünmek” sözüyle hangi düşünce söylenmek istenmiştir?
A) Yoğun ve sürekli çalışma
B) Belirli bir amaca odaklanma
C) Yapılan işten mutlu olma
D) Diğer sanatçıları örnek alma
E) Hayatını düzenli biçimde yaşama
– – – – – – – Ağlatmak istersin bazen ama söz ağlatmaz. Bazen sesini sözle duyurmak istersin ama duyulmaz. Bazen birsindir, bin olmak istersin ama söz yetmez. Sözün söz, kelimenin kelime olarak kaldığı anlar bazen yetmez bazen de tam tersine düşer; öyle zamanların sihri sadece şiirdir.
23. Bu parçanın başına aşağıdaki cümlelerden hangisi getirilmelidir?
A) Yeri gelir, şiirsiz bir hayat düşünemezsin.
B) Yaşamın çeşitli yönlerini de görürsün.
C) İncitmeden söylemek istersin ama söz incitir bazen.
D) Alışılmış duyguların etkisinde kalırsın kimi zaman.
E) Bazı sözler duyarsın ama anlayamazsın.
Bir dilim ekmeği bir müzeye koymak ya da orada sergilemek o müzenin işlevini değiştirmez ama müze, en azından sergi süresince, o bir dilim ekmeği bir sanat yapıtına dönüştürür.
24. Bu cümlede aşağıdaki düşüncelerden hangisi vurgulanmaktadır?
A) Sergilenen tüm nesneler, gerçekte bir sanatsal değer taşımaz.
B) Bir nesnenin yapısı değişirse ona başka anlamlar verilir.
C) Müzeler, her nesneyi sergilemek zorunda değildir.
D) Nesnelere bulundukları yere göre anlam yüklenir.
E) Her nesne, sergilendiği yere farklı bir görev kazandırır.
Hazır kalıplara bağlı anlayış ürünü olan oyunlar, tiyatrocuları yeni arayışlara yöneltmiştir. Arayışları; oyun metnini aslına bağlı kalarak yorumlama, yorumlarken özgün davranma, hatta metinden yola çıkarak sözsüz oyunlar oluşturma üzerinde yoğunlaşmıştır. Böylece sahneleyecekleri bir oyunu nitelikli hâle getirmek için oyuna kendilerinden bir şeyler katmışlardır. Onlar sahnelemenin kendi içinde düşünsel bir temel taşımasını istemişlerdir.
25. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi görülmez?
A) Amaç – sonuç ilişkisi bulunan cümle vardır.
B) Bir kavrama açıklık getirilmiştir.
C) Neden – sonuç ilişkisi kuran cümle vardır.
D) Bir çıkarımda bulunulmuştur.
E) Bir saptama yapılmıştır.
Fransızca kökenli bir sözcük olan rölyef, diğer deyişle kabartma, düz bir yüzey üzerine yapılan yükseltme ya da çökertmelere verilen addır. Rölyef, ışık alan ve almayan yönlerin ortaya çıkma ve yüzey şekline göre alçak, orta ve yüksek olarak şekillenir. Alçak rölyef, yüzeyden çok az ayrılan kabartmadır; madalyon, para gibi objelerde görülür. Yüksek rölyef, yüzeyden çok ayrılan kabartmadır; şeklin neredeyse yarısı yüksektedir. Yükseklik arttıkça şekiller zemine yapıştırılmış bir görüntü alır; bu rölyefler, mimari yapılardaki mermer ya da taşlara işlenir ve yapıya görsel bir güzellik kazandırır.
26. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Benzetme yapılmıştır.
B) Tanımlamalara yer verilmiştir.
C) Örneklemelerde bulunulmuştur.
D) Zıt anlamlı sözcükler kullanılmıştır.
E) Öznel değerlendirme söz konusudur.
Auguste Rodin, 19. yüzyılın öncü heykel sanatçısı olarak kabul edilmektedir. Rodin’e göre yaşamın içinden gelen her insanın heykeli yapılabilir. Sanatçı bu nedenle idealist ölçülerin kullanıldığı heykeller yapmakla birlikte insan bedeninin çirkinliklerini de yontma cesareti göstermiştir. Heykel sanatına getirdiği bu yeniliği romantizmle birleştiren Rodin, heykellerine bir yüz ifadesi yani duygu da vermiştir. 1865 yılındaki bir sergiye gönderdiği “Kırık Burunlu Adam” heykeli, sergilenmeye değer bulunmamış ancak bu durum, Rodin’i yıpratmak yerine ona büyük bir azim vermiştir.
27. Parçada Rodin’in heykel anlayışının hangi yönü tanıtılmıştır?
A) Geleneği sürdürme çabası
B) Gerçekçilik anlayışına bağlı kalması
C) Çağdaşları tarafından eleştirilmesi
D) Romantizm akımının temsilciliğini yapması
E) Toplumca tepki gösterilen eserler üretmesi
(I) Günümüz müşterileri giderek daha çok şey istiyorlar. (II) Kendi gereksinimleri konusunda çok şey biliyorlar ve tedarikçilerine yaptıkları baskı daha da artıyor. (III) Müşterilerin işletmelerden beklentileri çok yüksek ve müşteriler işletmeleri ürettikleri ürünler konusunda da yönlendiriyorlar. (IV) Böylece eskiden sadece yerelde gerçekleşen ve yumuşak olan rekabet, beklentilerin giderilmesi için küreselleşti ve sertleşti. (V) Bu durum, müşterilerin isteklerini gidermek için işletmeleri yeniliğe ve değişime zorlamaktadır. (VI) Teknolojik gelişmeler, işletmeleri daha az insan gücüyle daha çok üretim yapar duruma getirmiştir.
28. Parçadaki numaralı cümlelerden hangisi, farklı bir konuyla ilgilidir?
A) II B) III C) IV D) V E) VI
Ahmet Fehim’in 1919’daki edebiyattan sinemaya ilk uyarlaması olan Mürebbiye, aynı zamanda, edebiyatımızın da ilk eleştirisine uğramıştır. Dönemin eleştirmenlerinden olan tiyatro sanatçısı Galip Arcan, “Bizde her sınıf halk tarafından büyük zevkle okunmuş, takdir edilmiş Hüseyin Rahmi’nin bu eseri, bilinmeyen bir yazara ait olsaydı daha şiddetli bir eleştiri yapılabilirdi. Film, romanla karşılaştırıldığında hayli sönük ve küçük kalıyor.” sözüyle filmle ilgili düşüncelerini ortaya koymuştur.
29. Parçada Galip Arcan, filmle ilgili olarak hangi eleştiriyi getirmiştir?
A) Toplumun üst tabakasına seslenmediği
B) Birçok teknik sorun barındırdığı
C) Romanda anlatılanları tam olarak yansıtmadığı
D) Tanınmış romanların uyarlamasının yapılamayacağı
E) Yönetmenin sinema bilgisinin bulunmadığı
Güzel sanatların bütün unsurlarını hem gösterme hem de anlatma aracı olarak kullanan tiyatro, günümüzde bir sanat etkinliğinden çok kişisel gelişimin vazgeçilmez bir aracı olarak kabul edilmektedir. Bu özelliklerinden hareketle tiyatronun çoklu iletişim alanlarını bir arada kullandığı söylenebilir. Günümüzde tiyatronun dil becerilerini geliştirmedeki rolü ve gerekliliği, eğitim ve öğretim programlarına da yansımaktadır. Birbirleriyle sürekli iletişim içerisinde olan ve bu iletişim ihtiyacını değişik şekillerde yerine getiren insan, hangi boyut ve şekilde olursa olsun, iletişimin her aşamasında teatral bir durum sergileyebilmektedir.
30. Bu parçada tiyatro ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?
A) Bireyler, kişisel gelişimleri için her olanağı değerlendirmektedir.
B) Eğitim programları, günümüzün ihtiyaçlarına cevap verebilmelidir.
C) Kimi eğitim çalışmalarında dil gelişimi açısında tiyatrodan yararlanılmaktadır.
D) Tiyatro, insanların iletişimini güçlendirmek için yararlandığı temel sanat etkinliğidir.
E) Eğitsel özellikler taşıyan tiyatro, bu niteliğiyle eğitim programlarına girmiştir.
Elias Canetti’nin Kendini Beğenmişliğin Komedisi adlı oyununun ilginç bir konusu vardır: Bir ülkede, insanların kendini beğenmişlik gibi bir zaaftan kurtulabilmesi için, halkın oyuyla aynaların yok edilmesine karar verilir. Bu kararın ardından ülkedeki tüm aynalar halk tarafından büyük bir gönüllülükle paramparça edilir. Başlangıçta insanlar durumdan oldukça memnundur ancak kısa süre sonra herkesi derinden bir tedirginlik alır. İnsanlar gizli gizli kendilerini yağmur birikintilerinde, nehir ve göllerdeki suyun yüzeylerinde seyretmeye başlarlar. Bu arada, aynaların yok edilmesi sırasında bir köşede kalmış olan büyükçe bir ayna parçası, karaborsaya düşer. Sonunda ülkede büyük bir ayaklanma baş gösterir ve halk aynaları yeniden kullanmaya başlar.
31. Parçadaki sanatçı, ele aldığı konuyla ilgili olarak hangi amaca ulaşmak istemiştir?
A) Toplumca alınan kimi kararlar, zamanla farklılık gösterebilir.
B) Sıradan bir konu bile etkili bir sanata dönüşebilir.
C) Bir nesnenin değeri az ya da çok bulunmasıyla doğru orantılıdır.
D) İnsanın kendisine bakma isteği hiçbir zaman yok edilemez.
E) İnsan, başkalarının neler yaptığı konusunda her zaman meraklı olmuştur.
Dünya’da her yıl elli milyar kuş soğuk bölgelerden sıcak bölgelere göç etmektedir. Göç eden kuşların yönlerini şaşırmamaları için coğrafi işaretler ve yer şekillerinden yararlandıkları düşüncesi, günümüzde geçerliliğini yitirmiştir. Bilim insanları kuşların Dünya’nın manyetik alanına göre göç ettiklerini çeşitli deneylerle kanıtlamışlardır. Örneğin güvercinlere takılan küçük mıknatıslar kuşların yönlerini şaşırmasına yol açmaktadır. Göçmen kuşlar, yüzlerce yıldır izledikleri yolları havadaki basınç farklılığı, ultraviyole ışınlar ve koku alma duyuları sayesinde yer şekillerine bağlı kalmadan kullanmaktadır.
32. Bu parçada hangi yargı söylenmemiştir?
A) Göçmen kuşlar, farklı olanaklardan yararlanarak yönlerini bulabilmektedir.
B) Bilim insanları, göçmen kuşlarla ilgili bir düşünceyi çürütmüşlerdir.
C) Her kuş türü, göç esnasında farklı bir yol izlemektedir.
D) Kuşlar, göçlerini belirli yolları kullanarak gerçekleştirmektedir.
E) Dünya’nın manyetik alanı, kuşlar göç ederken onlara yön göstermektedir.
“Yoksul Sanat” adıyla İtalya’da ortaya çıkan sanat akımı, doğal malzemelerin yanı sıra atıkları da kullanmayı amaçlamıştır. Bu akımın doğmasındaki en büyük etken, sanatçıların sanat piyasasındaki ticari anlayışa karşı çıkma çabasıdır. Sanatçılar; ağaç parçası, çalı çırpı, taş, toprak gibi doğal malzemeler ve gazete, cam gibi atıklarla sanat eserleri üretmişlerdir. Bu eserler aracılığıyla sanatın alınıp satılan bir mal olmadığını vurgulamak istemişlerdir. Bir bitkinin büyümesi, nehrin akışı, kar yağışı gibi piyasada satılamayan güzelliklere dikkat çekmeye çalışmışlardır. Hatta bir sanatçı, on iki atı bir galeriye bağlayıp uç noktada tepkisel bir eylem göstermiştir. Eleştirmenler ise bu sanatçıları “gündelik eşyaları sanata dönüştüren simyacılar” olarak değerlendirmişlerdir.
33. Bu parçada tanıtılan sanat anlayışı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenmemiştir?
A) Çevre sorunlarının dünya gündeminde yer etmesi için çaba gösterildiği
B) Sanat eserlerinin ticari değer olarak algılanmasına karşı çıkıldığı
C) Akıma bağlı sanatçıların eleştirmenler tarafından övgüyle karşılandıkları
D) Atık malzemelerle doğal nesnelerden yararlanıldığı
E) Doğanın olağanüstü güzelliklerinin sanat aracılığıyla yeniden sunulmak istendiği
Problemlere güvenilir çözümler aramak, bilinmeyen ya da tartışmalı konulara açıklık getirmek, araştırmanın temel amacıdır. Bu amaca uygun olarak hazırlanmış bir araştırma çalışması ise anlaşılır ve etkili olmalıdır. Çünkü araştırmacının bağlı kalması gereken ilkelerden biri de okuyucunun aklını karıştırmak değil, elde ettiği sonuçları ona ulaştırmaktır. Bir araştırmacının dil kurallarını bilmesi, bu nedenle bir zorunluluktur.
34. Bu parçada hangi düşünceye değinilmemiştir?
A) Araştırma, sorunlara çözüm getirmek için yapılmalıdır.
B) Okuyucu, her araştırma sonucunu anlama yeterliliği taşımalıdır.
C) Araştırmacı, elde ettiği sonuçları yalın bir dille sunmalıdır.
D) Bilinmeyen durum ya da kavramlar, bir araştırma konusudur.
E) Her araştırmacı dil kurallarına bağlı kalmalıdır.
“Ustamdan” adlı bir sosyal girişim, ülkemizde yok olmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarını yeniden canlandırmayı hedefliyor. Kaşıkçılık, kalaycılık, dokumacılık, sedefkârlık gibi zanaatları yaşatmaya çalışan ustalara ulaşan girişimciler, onları bir çatı altında topluyorlar. Ayrıca Anadolu’daki zanaatkârların ürettikleri eserlerin büyük mekânların koleksiyonlarında da yer almasını sağlıyorlar. 2016 yılında Stanford Üniversitesi’ne davet edilerek ülkemizi temsil eden girişimciler, gelirlerinin bir kısmın kültürel değerlerin korunması ve tanıtılmasında kullanıyor.
35. Bu parçada tanıtılan girişimle ilgili olarak
I. Kültürel değerlerin tanıtılmasını sağladıkları
II. Zanaatkârları bir araya getirme amaçları
III. Yeni ustaların yetişmesini destekledikleri
yargılarından hangisine ulaşılabilir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III
Resimlerinde doğduğu coğrafyanın etkisini hissettiriyor Ruşen Eşref Yılmaz. Onun yağlı boya çalışmalarında, Doğu Anadolu’dan bir manzarayı veya bir köyü görüyorsunuz. Oysa resimlerine iyice yaklaştığınız zaman kullandığı tekniğinin yansımaları ile hissedilen görüntülerin ortaya çıktığı anlaşılıyor. Resimlerine tamamen odaklandığınızda resmin içinde dolaşmaya başlıyor ve doğada hissettiğiniz duyguları yaşıyorsunuz. Sanatçı, kendine has fırça tekniği ve renk anlayışını ustaca kullanarak şiirsel görüntüler elde ediyor.
36. Bu parçada tanıtılan sanatçı ile ilgili olarak hangi yargıya ulaşılamaz?
A) Özgün bir çizim ve renk anlayışı taşıdığı
B) Resimlerinde yaşadığı bölgelere yer verdiği
C) Resim sanatında yeni bir akım başlattığı
D) Doğayı gerçekçi biçimde betimlediği
E) Resimlerinde yağlı boya tekniğini kullandığı
Plastik malzemeler; dayanıklı, pratik ve ekonomik olmaları nedeniyle günlük hayatta karşılaştığımız neredeyse her üründe kullanılıyor. Ancak bu avantajlardan yararlanmanın bir de bedeli var: Çevre kirliliği. Çünkü plastikten üretilen ürünlerin doğada yok olması yüzlerce yıl sürebiliyor. Bu durum, plastik atıkların geri dönüşüm yoluyla yeniden kazandırılması için bölgesel ve küresel ölçekte her türlü proje, uygulama ve sistemlerin kurulmasını zorunlu kılıyor.
37. Bu parçada hangi düşünceye değinilmemiştir?
A) Plastik atıklar, doğada kirlilik oluşturmaktadır.
B) Dayanıklı ve ekonomik olması, plastik ürünlerin tercih nedenleridir.
C) Plastik atıkların toplanması için her olanak değerlendirilmelidir.
D) Plastik ürünlere alternatif olacak ürünler üretilmelidir.
E) Plastik atıklar için uluslararası çalışmalar yapılmalıdır.
Işık hâlindeki sinyalin, gözün retina içinden geçip beyinde işlendiği süreç karmaşıktır. Kimi tasarımcı ve sanatçılar, gözün ışığı algılama süreci üzerinde çalışarak görsel bir sanat türünün doğmasını sağlamışlardır. Böylece doğal ışığa renk vermek ve ışığı istenilen yöne yansıtmak için vitray sanatı ortaya çıkmıştır. Öncelikle dinî yapılarda kullanılan ve günümüzde ev, otel, salon, galeri gibi birçok farklı mekânı süsleyen vitray camlar, bu sanatsal çabanın sonucudur. Camlar, bu mekânların aydınlatılmasını sağlamakla birlikte mekânlara estetik bir değer de kazandırmaktadır.
38. Bu parçadan hangi yargı çıkarılamaz?
A) Vitray, özellikle mimaride kendini göstermiştir.
B) Vitrayın kullanım alanı zamanla genişlemiştir.
C) Bu sanatın amacı, ışığa estetik bir değer yüklemektir.
D) Vitrayın doğuşunda gözün ışığı algılama süreci etkili olmuştur.
E) Vitray camlar, sağlam binaların yapılmasını sağlamıştır.
39. – 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. |
Kimi eleştirmenler, günümüze sırt çeviriyorlar. Gözlerini geçmişe dikerek sonuçlanmış hayatları ve eserleri değerlendiriyorlar. Hiç kuşkusuz akıllıca bir tutum bu; günümüzde yazılanlar hakkında hiçbir yorum yapmadıkları için bu görev, kitap tanıtma yazıları yazanlara kalıyor. Ama bazen, kendi kendine soruyor insan, eleştirmenin sorumluluğu yalnızca geçmişe karşı mıdır, gözleri hep geçmişe mi bakmalıdır diye. Eleştirmen, bir nebze olsun başını kaldırıp gözlerini ıssız adadaki Robinson Crusoe gibi geleceğe çevirerek adanın sisli, pek seçilemeyen çizgilerine bakıp gelecekte oralara ulaşılabileceğini neden düşünmez acaba?
39. Bu parçada eleştirmenlerin hangi davranışı göstermeleri beklenmiştir?
A) Topluma karşı sorumluluk taşımaları gerektiği
B) Sanatın gelecekteki olası yerini görmeleri
C) Geçmişle gelecek arasında bir köprü oluşturmaları
D) Günümüzün genç yazarlarını desteklemeleri
E) Eserleri değerlendirirken tarafsız davranmaları
40. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmamıştır?
A) Öznel bir anlatıma yer verilmiştir.
B) Benzetme yapılmıştır.
C) Eleştirel bir tutum sergilenmiştir.
D) Neden – sonuç ilgisi kurulmuştur.
E) Bir düşünceye tanık gösterilmiştir.
Cevap Anahtarı:
1 | C | 9 | E | 17 | D | 25 | D | 33 | A |
2 | A | 10 | A | 18 | A | 26 | A | 34 | B |
3 | D | 11 | C | 19 | B | 27 | B | 35 | D |
4 | B | 12 | E | 20 | C | 28 | E | 36 | C |
5 | A | 13 | B | 21 | C | 29 | C | 37 | D |
6 | E | 14 | E | 22 | B | 30 | D | 38 | E |
7 | A | 15 | E | 23 | C | 31 | D | 39 | B |
8 | C | 16 | D | 24 | D | 32 | C | 40 | E |