Yedi Meşaleciler

YEDİ MEŞALECİLER (1928-1933)

Edebiyatımızın ilk toplulukları olan Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati’den sonra, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında oluşan topluluk; altı şair ve bir öykü yazarı gençten oluşmuş ve kendilerini, adını aldığı Yedi Meşale başlıklı kitapla tanıtmıştır.

“Günün birinde, kim önerdi hatırlamıyorum, o güne dek yazdıklarımızdan seçmeleri bir araya getirip ortaklaşa bir kitap çıkarmayı düşündük. Yaşar Nabi’nin evinde o iş için özel toplantılar yapıp el birliğiyle şiirleri ve yazıları seçtik. Kitaba bir ad bulmak gerekiyordu. Yedi kişi idik. İlk akla gelen, Fransız edebiyatındaki Pleiade topluluğu oldu. O adın Türkçedeki karşılığı Süreyya uygun değildi hem yabancı kökenli idi hem ilk ağızda kişi adı hatıra getiriyordu, hem de yıldız kümesi adı olarak yaygınlığı yoktu; onun Türkçesi Ülker de yaygın değildi. Yedi Yıldız, Yediveren Gülü, Yedi Kollu Şamdan. . . gibi adlar düşünüldü. Sonunda Yedi Meşale adı üzerinde birleşildi.”

Kitaptaki sıralanışı bile ortaklaşa karar vererek düzenleyen gençler, kitabın başına kovdukları, amaçlarını belirten önsözü de her biri birer cümle ya da paragraf yazarak ortaklaşa hazırlarlar.

AKIMIN ÖZELLİKLERİ:

*Bu sanatçılara göre şiir hiçbir fikir ve ideolojinin hizmetinde kullanılamazdı. Onlara göre gerçek şiir, sanat için yazılan, samimi ve yenilik dolu olan şiirdi.

*Sanat, sanat için olmalıdır.

*Edebiyatta taklitten kaçınılmalı, daima yenilik, içtenlik, canlılık aranmalıdır.

*Batılı ilkelerle sanat yapılmalı, geleneksel temalar yerine yeni temalar bulunmalıdır.

*Şiirde konu zenginliği sağlamak için hayalden yararlanılmalıdır.

*Şiirde hece ölçüsünü kullanmışlardır.

*Çarpıcı imge ve benzetmelerle zenginleştirdikleri şiirleri, ustalıkla yapılmış birer tablo değeri taşır.

*Fransız sembolistlerin etkisinde kalmışlardır.

*Edebiyatımızda kısa süreli bir yankı uyandıran Yedi Meşaleciler, hedeflerine gerçekleştiremeden dağılmışlardır.

Topluluğun Sanatçıları:

SABRİ ESAD SİYAVUŞGİL (1907-1968)

*İlgi çeken ev içi eşya ve tasvirlerinden sonra özellikle çevirileri ve edebiyatı yakından takip eden denemeleriyle edebiyatla olan bağlantısını sürdürdü.

*Psikoloji profesörü olarak ilmi çalışmalara kendisini verdi. Şiirlerini Odalar ve Sofalar adlı kitapta topladı.

*Sanat hayatına şiirler yazarak başladı.

*Empresyonist bir ressam tutumuyla eşya ve görünüm tasvirlerinde canlı şiirler yazmıştır.

*Bir süre çeşitli gazetelerde fıkra yazarlığı, tiyatro eleştirmenliği yapmıştır.

*Önemli çeviriler de yapmıştır.

Şiir: Odalar ve Sofalar

İnceleme: İstanbul’da Karagöz ve Karagözde İstanbul, Psikoloji ve Terbiye Bahisleri, Karagöz, Folklor ve Milli Hayat, Roman ve Okuyucu

YAŞAR NABİ NAYIR (1908-1981)

*Şiirlerini Kahramanlar ve Onar Mısra adlı kitaplarda topladı ve diğer edebiyat türlerinde eserler verdi.

*1933 yılında çıkarmaya başladığı Varlık dergisini ömür boyu devam ettirdi. Bu dergi Türk edebiyatının gelişmesinde, yeni kabiliyetlerin yetişmesinde ve tanıtılmasında önemli rol oynadı. Ayrıca Varlık yayınlarıyla da bir edebiyat kütüphanesi kurdu.

*Kendi adıyla ya da Muzaffer Reşit takma adıyla derlediği, hazırladığı antoloji ve tanıtma kitaplarının sayısı altmışı geçer. Bir ara yalnız çağdaş dünya edebiyatını konu edinmiş, aylık Cep dergisini çıkardı.

*Asıl ününü yayıncılıkla sağlamıştır.

Şiir: Onar Mısra, Kahramanlar

Öykü: Sevi Çıkmazı

Roman: Âdem ile Havva, Bir Kadın Söylüyor

Tiyatro: Köyün Namusu, Mete, İnkılâp Çocukları, Beş Devir

MUAMMER LÜTFİ BAHŞİ (1903-1947)

*İlk şiirlerinde aruz ölçüsünü kullandıktan sonra heceye yönelmiş, sonra serbest nazımda karar kılmıştır.

*Şiirlerinde genellikle milli konuları işlemiştir.

*Yedi Meşale Topluluğu’nun en az tanınan şairidir.

*1928’de Meşale dergisinin kapanması üzerine topluluk da dağılmış; Yedi Meşaleciler 1933’te Varlık Dergisi’nde tekrar birleştirmişlerdir. Ancak diğer üyelerin dünyalarının uzağında kalan Muammer Lütfi onlar arasında yer almamıştır.

*Yedi Meşalede çıkan şiirlerinden başka, şiirlerine dönemin tanınmış dergilerinde rastlanmamış ve şiirlerini kitaplaştırmamıştır.

*Topluluğun dağılmasından sonra bütünüyle edebiyattan koptu.

VASFİ MAHİR KOCATÜRK (1907-1961)

*Şiirlerini Tunç Sesleri, Geçmiş Geceler, Bizim Türküler, Ergenekon adlı kitaplarda topladı.

*Asıl çalışmasını edebiyat tarihi ve incelemesine ayırdı.

*Halk şiiri biçim özelliklerinden yararlanarak hece ölçüsüyle vatan, millet sevgisi, ulusal bilinç, kahramanlık, fedakârlık konularını işledi.

*Epik şiirleriyle tanınmıştır.

*Manzum oyunlar da yazmıştır.

*Bir sanatçı olmaktan çok edebiyatla ilgili kitap ve araştırmalarıyla tanınmıştır.

Şiir: Tunç Sesleri, Geçmiş Geceler, Ergenekon, Bizim Türküler, Hayat Şarkıları, Dağların Derdi

Oyun: Yaman, On İnkılâp, Sanatkâr

Araştırma-İnceleme: Saz Şiiri Antolojisi, Türk Edebiyatı Antolojisi, Türk Nesir Antolojisi, Meşhur Beyitler, Türk Edebiyatı Tarihi

 CEVDET KUDRET SOLOK (1907-1992)

*Birinci Perde adlı kitabında şiirlerini topladı.

*Roman ve tiyatro türlerinde de eser veren Cevdet Kudret, okul kitapları ve edebiyat tarihimizle ilgili ciddi eserler yazdı.

*Edebiyata şiirle başlamış; daha sonra öykü, roman ve tiyatro türünde eser vermiştir.

*Şiirlerinde bireysel duygular, özlem, yalnızlık, kıskançlık gibi konuları işlemiştir.

*Romanlarında daha çok kendi yaşamını anlatmıştır.

*Edebiyatla ilgili önemli inceleme ve araştırmaları vardır. Dil üzerine denemeler de yazmıştır.

Şiir: Birinci Perde

Öykü: Sokak

Tiyatro: Tersine Akan Nehir, Rüya İçinde Rüya, Danyal ve Sara, Kurtlar

Roman: Havada Bulut Yok, Karıncayı Tanırsınız, Sınıf Arkadaşları

Araştırma: Edebiyat Bilgileri, Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman, Orta Oyunu, Karagöz

Deneme: Dilleri Var Bizim Dile Benzemez

fulyahoca.com

ZİYA OSMAN SABA (1910-1957)

*Grubun şiire en sadık şahsiyeti oldu.

*Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak adlı kitaplarında şiirlerini toplayan Ziya Osman Saba hikâyeler de yazmıştır.

*Özellikle ev içi şiirler yazdı ve kendisinden daha kabiliyetli bir başka şaire, Behçet Necatigil’e örnek oldu.

*Şair yalnızlık duygusunu ve hatıraları şiirlerinde başarıyla dile getirir.

*Şiirlerinde anılara düşkünlük, çocukluk özlemi, ev-aile sevgisi, yoksul yaşamalara karşı utanç ve acıma, Allah’a kulluk, kadere boyun eğiş, küçük mutluluklarla yetinme, ölüm yakınlığı, öte dünya özlemi gibi konuları işledi.

*Heceyi, duraklarında değişiklik yapmadan kılınır.

*Serbest şiir örnekleri de vermiştir.

*Ziya Osman, bütün insanların mutlu olduğu ve herkesin hoşgörü içinde yaşadığı bir dünya özlemiyle yaşar. Bu yönüyle Yunus Emre ve Mevla’na geleneğinin modern çağdaki sesidir.

*Gözlemci ve dışa vurumcu bir tarzı benimsemiştir.

*Hikâyelerinde de genellikle bir anı karakteri vardır.

Şiir: Sebil ve Güvercinler, Nefes Almak, Geçen Zaman

Öykü: Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Değişen İstanbul

 KENAN HULUSİ KORAY (1906-1944)

*Edebiyat dünyasına adım atması öğrencilik yıllarına denk düşer.

*“Servet-i Fünun” dergisinde yayınlanan ilk hikâyelerinin ardından, aynı dergiye yazan diğer altı arkadaşı ile birlikte, edebiyatımızda “Yedi Meşaleciler” diye anılan topluluğu oluşturdular.

*İçlerindeki tek hikâye yazarıdır.

*Yaşadığı sürede beş hikâye kitabı yayınlamış, “Osmanoflar” romanı ve kısa hikâyelerinin birçoğu gazete sayfalarında kaybolup gitmiştir.

*Gazeteciliğinin de etkisiyle küçük hikâye tarzını benimseyen sanatçı, Cumhuriyet döneminde korku türünde örnekler veren ilk hikâyecidir.

*“Hikâyeleriyle önem kazanan sanatçı, küçük hikâye tarzını benimsemiştir.

*İlkin ahenkli, şiirsel öyküler yazmış; daha sonra gerçekçi öyküye yönelmiştir. Halkı, işçiyi, köylüyü konu edinmiştir. Psikolojik konularda da öykü yazmıştır.

*Cumhuriyet Döneminde korku türünde örnekler veren ilk hikâyecidir. “Bahar Hikâyeleri” adlı eserindeki bazı öykülerinde “korku” ve “esrar” temasını işlemiştir.

Öykü: Bir Yudum Su, Bahar Hikâyeleri, Bir Otelde Yedi Kişi, Son Öpüş (uzun hikâye)

Roman: Osmanoflar

edebiyatvadisi

Next Post

Cumhuriyet Döneminde Roman-2

Pts Tem 8 , 2019
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ROMAN -2 2. Toplumcu Gerçekçi Anlayışla Yazan Sanatçılar: Başlangıçta Sabahattin Ali ve Sadri Ertem’in eserleriyle ortaya çıkan ve esasen Anadolu köy ve kasabalarının sorunlarını anlatan toplumcu-gerçekçi roman ve hikaye 1930’ların sonunda Kemal Bilbaşar ve Samim Kocagöz gibi yazarlarla alanını genişletmiştir. 1950’den sonra köy enstitüsü çıkışlı yazarlarla yaygınlaşan “köy […]

You May Like