Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmayan Şeyyâd Hamza 14. yüzyıl divan şairidir. Onun divan edebiyatı geleneğinin yanı sıra halk edebiyatından da etkilendiği görülmektedir. Şeyyâd Hamza’nın Anadolu’yu şehir şehir, köy köy dolaşan, gittiği her yerde tasavvufla ilgili şiirler söyleyen gezici bir şair olduğu düşünülmektedir.
Şeyyâd Hamza, şiirlerinde hem hece hem de aruz ölçüsünü kullanmıştır.
Eserleri:
1.Yusuf u Züleyhâ: 1529 beyitlik mesnevidir. Aruzun Fâilâtün Fâilâtün Fâilün ölçüsüyle yazılmıştır.
Yusuf u Züleyhâ, Eski Anadolu Türkçesinin dil özelliklerini taşıması yönünden oldukça değerlidir. Eserin yazıldığı dönem, Batı Türkçesinin başlangıç dönemidir.
2. Dâstân-ı Sultan Mahmud: 79 beyitlik mesnevidir. Mesnevide Gazneli Sultan Mahmud gibi kudretli bir hükümdarla yoksul bir dervişi karşılaştırarak dervişi carlık ve ihtişam içindeki sultandan üstün göstermeye çalışır.
Yusuf u Züleyhâ mesnevisinden;
Varıdı Kenânda bir server kişi
Adı Yâkûb kendü peygamber kişi
(Kenan ilinde ileri gelen birisi vardı. Adı Yakup’tu ve kendisi peygamberdi.)
Yûsuf adlu bir oğulı vardı anun
İmdi işit bu sözi varsa canun
(Onun Yusuf adlı bir oğlu vardı, şimdi bu sözü dinle.)
Yidi yaşında idi Yûsuf nebî
Sûreti hûb yoğıdı anun gibi
(Yusuf Peygamber yedi yaşındaydı, onun gibi güzel olan kimse yoktu.)
Bir gice yaturiken ol düş görür
İrte durur anı Yâkûb’a sorur
(Bir gece bir rüya görür ve ertesi gün rüyanın tabirini Yakup’a sorar.)
Eydivir tâbirini anun bana
Eydeyim ol gördüğüm düşi sana
(O gördüğüm düşü sana söyleyeyim, bana tabirini söyleyiver.)
Gördüm ay u güneş on bir yılduz
Secde kılurlar kamusı bana düz
(Ay, güneş ve on bir yıldız gördüm; hepsi bana doğru secde ediyordu.)
Döndi Yâkûb söyledi eytdi canum
Sakla düşün sözümi işit benüm
(Yakup, ey canım, sözümü dinle, gördüğün bu rüyayı kimseye anlatma.)
Olmaya kim söyleyesin dahıya
İşide düşüni sana kahıya
(Sakın bir başkasına söyleme, senin rüyanı duyar ve sana kızarlar.)
Hoş durur yâ oğul senün düşün
Sultânlığla giçiser ömrün yaşun
(Ey oğul, senin rüyan güzeldir, ömrün ve yılların sultanlıkla geçecektir.)
Hak seni sultân kılsar kamuya
On bir kardaşun durısar tapuya
(Hak seni herkese sultan kılacaktır. On bir kardeşin senin hizmetinde olacaktır.)
Gazel
1. Ecel tutmuş elinde bir ulu câm
Ki ol câmın içi dolu serencâm
(Ecel elinde içinde insanların kaderlerinin, yaşayacakları olayların bulunduğu büyük bir kadeh tutmuş.)
2. Kime ayak sunar kime içirmiş
Kimi esrük yatar toprakta müdâm
(Ecel kimilerine kadeh sunar, kimilerine da daha önceden içirmiş. Kimileri de toprakta sürekli sarhoş biçimde yatar.)
3. Ki bir bir içer ol sâkî elinden
Bay u yoksul ulu kiçi hâss u âm
(Zengin ya da fakir, yüce ya da alçak, seçkin ya da sıradan herkes o içki dağıtanın (saki) elinden bir bir içer.)
4. Zihî şerbet ki bir kez andan içen
Ne subh olduğunu bilir ne akşam
(Bu, ne kdar tuhaf bir içkidir ki bu içkiden içen, ne sabahın ne de akşamın olduğunu fark eder.)
5. Bu gafletten niçün uyanmadın sen
Niçün gâfil yatarsın sen ey avâm
(Bu aymazlıktan, çevrende ne olup bittiğinin farkında olmamaktan, niçin uyanmadın? Ey değersiz insan, niçin bu bilmemezliğin içindesin?)