İSTİARE (EĞRETİLEME): Benzetme sanatının özel bir şeklidir. Benzetmenin asıl ögelerinden sadece birinin kullanılmasıyla yapılan sanattır:
İstiare üçe ayrılır:
a) Açık İstiare: Sadece benzetilenin söylenmesiyle yapılan sanattır:
“Bu maçı sultanlarımız kazandı.” cümlesinde “sultanlarımız” sözcüğü benzetilendir. “Sporcular” benzeyeni söylenmediği için cümlede açık istiare sanatı yapılmıştır.
“İki kapılı bir handa / Gidiyorum gündüz gece” dizelerinde de dünya “iki kapılı han”a benzetilmiş ancak “dünya” söylenmediği için açık istiare sanatı yapılmıştır.
Örnekler:
Bir med zamanı gökyüzü kurşunla örtülü (Kurşun gibi bulutlarla örtülü)
Doya doya sevemedim kuzumu (Kuzu gibi masum ve körpe yavru)
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! (Mehmet Akif Ersoy)
Şakaklarıma kar mı yağdı; ne var? (Cahit Sıtkı Tarancı)
b) Kapalı İstiare: Benzeyenin söylendiği istiaredir. Bu sanatta benzeyenin neye benzetildiğinin bilinmesi için benzetme ögesine mutlaka yer verilir:
“Güneş yüzümüzü yıkadı.” Cümlesinde kapalı istiare vardır. Güneş, cümledeki “yıkamak” fiilinden dolayı suya benzetilmiş, ancak benzetilen söylenmemiştir.
Mehmetçik kükreyerek saldırdı. Maçtan çıkan seyirciler sokaklara aktı.
Benzeyen Benzetme ilgisi Benzeyen Benzetme ilgisi
c) Temsilî İstiare: Bütün şiire yayılmış istiare demek olan temsil-i istiare, çok sayıda benzetme ilgisi kurularak yapılır. Bununla ilgili en güçlü örnek Faruk Nafiz’in At şiiridir:
AT
Bin
gemle bağlanan yağız at şaha kalkıyor
Gittikçe yükselen başı Allah\’a kalkıyor
Son macerayı dinlememiş varsa anlatın;
Ram etmek isteyenler o mağrur, asil atın
Beyhudedir, her uzvuna bir halka bulsa da;
Boştur, köpüklü ağzına gemler vurulsa da…
Coştukça böyle sel gibi bağrında hisleri
Bir gün başında kalmayacaktır seyisleri!
Son şanlı mâcerâsını tarihe anlatın:
Zincir içinde bağlı duran kahraman atın
Gittikçe yükselen başı Allah\’a kalkıyor
Asrın baş eğdi sandığı at şâha kalkıyor!