Edebiyatın Tarihle İlişkisi
Edebiyat ve Tarihin Ortak Yönleri: (Tarih, geçmişte edebiyatın içinde yer alırken 19. yüzyıldaki tarihçilerin tarih araştırmalarında bilimsel yöntemleri kullanmasıyla edebiyattan ayrılır.)
1. Her ikisi de genelde insanlığın, özelde ise toplumların geçmişte karşı karşıya kaldıkları olaylardan yararlanır.
2. Toplumlara yön veren, kitleler üzerinde etkili olan kişi ve kişileri konu edinirler.
3. Tarihsel bulgular geçmişte oluşturulan edebiyatın ve yaşamış edebiyatçıların tanınmasını sağlar.
4. Edebî metinlerdeki kişi ve olaylar, tarihsel araştırmalara kaynaklık yapar.
5. Tarihsel olaylar, edebiyat üzerinde önemli ölçüde etkilidir. Bir toplumun tarihsel değişimi, edebiyat tarihinin de yeni bir yön kazanması sonucunu doğurabilir. (Birinci Dünya Savaşı ve devamında başlayan Kurtuluş Savaşı, edebiyatımızda millî bir edebiyat anlayışının doğmasına kaynaklık etmiştir.)
Edebiyat ve Tarih Arasındaki Farklar:
1. Edebiyat bir sanat, tarih ise bir bilimdir.
2. Tarih, önemli olayları konu edinir. Edebiyat ise daha çok tarihin anlatmadığı sıradan kişi ve olaylar ile bunların bıraktığı izlerin ayrıntılarına değinir.
3. Tarih öğretmek, edebiyat ise etkilemek üzerine kurulur. Bu nedenle tarih, nesnel verileri esas alır. Edebiyat ise öznel değerlendirmeler üzerine kurulur. (İstanbul’un fethini kronolojik olarak anlatan ve Fatih Sultan Mehmet’i bir devlet adamı olarak tanıtan metin tarihtir. Fatih Sultan Mehmet’in kişisel özellikleri, duygu dünyası, fetihten önceki ve sonraki ruhsal değişimi edebiyatın alanıdır.
4. Tarih, olayları sebep ve sonuçlarıyla birlikte verir; edebiyat ise olayların kişiler ya da toplum üzerinde bıraktığı sevinç, üzüntü gibi duygulara yoğunlaşır.
5. Tarih, gerçeği anlatır; edebiyat, gerçeği dönüştürür ve bir kurguyu anlatır.
6. Tarihi biliminde dil, göndergesel işlevde kullanılır; edebiyatta dil, heyecanı bildirme işlevinde kullanılır.
Edebiyatın Coğrafya İle İlişkisi
Her edebî metin belli bir coğrafyada ortaya çıkar ve o coğrafyanın özelliklerini taşır. Coğrafya, edebî metinlerin oluşmasında etkilidir. Hatta bazı edebî metinlerin yazılış amacı, sadece belli bir coğrafyayı anlatmak üzerine kurulur: Gezi yazıları, egzotik roman ya da şiirler gibi.
Coğrafya, betimleme anlatım türünü kullanarak edebiyatta yararlanır, edebiyat ise olayları anlatırken coğrafi mekânları kullanır.
Edebiyatın Sosyoloji İle İlişkisi
Sosyoloji: Toplumların, kültürlerin ve insan ilişkilerinin sistematik bir biçimde incelenmesidir. Sosyoloji biliminin amacı, insanın sosyal ilişkilerini incelemek, toplumları, toplumsal kurumları ve bu kurumların insan üzerindeki etkilerini incelemektir. Bu nedenle sosyolojinin merkezinde toplumsal ilişki, toplumsal etkileşim, toplumsal davranış ve bunların birey üzerindeki etkileri vardır.
Edebiyat, başta aile olmak üzere, kırsal kesim, kent hayatı gibi konuları konu edinir.
Edebiyat, bireylerin davranışlarını ait oldukları toplumsal değerler içerisinde anlatmaya özen gösterir. Bu davranışların neden-sonuç ilişkilerini sosyoloji biliminden yararlanarak ortaya koyar.
Edebiyat Psikoloji İlişkisi
Psikoloji, davranışları ve zihinsel süreçleri inceleyen bir bilim dalıdır. Aslında insanın yaptığı her şey bu tanımın içine girebilir. Davranış kişinin yaptığı ve herhangi bir yolla ölçülebilen her şeydir. Zihinsel süreçler ise düşünme, hatırlama, hissetme gibi içsel olgulara işaret eder. Dolayısıyla psikologlar konuşmak veya hareket etmek gibi sadece gözle görülebilir davranışları değil; duygu, algı, rüyalar, motivasyon, tutum gibi soyut ama dolaylı olarak ölçülebilen davranışları da çalışmaktadır.
Edebî eserler de insanı tüm yönleriyle inceleme ve tanıtmayı amaçlar. Karakterlerin olaylar karşısındaki gösterdikleri davranış ve yaşadıkları zihinsel süreçleri anlatır.
Edebiyat, bu yönüyle psikoloji biliminden hem yararlanır hem de bu bilime katkı sunar.
Edebiyat Din İlişkisi
Din, insanların taşıdığı inanç sistemidir.
İnsanlığın önce dinî inanç sistemine sahip olduğu ve devamında edebiyatın bu dinî törenlerle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Tarihin eski devirlerinde, toplumun önemli saydıkları din adamlarının söyledikleri sözler ve bedensel hareketler şiir ve tiyatronun başlangıcı olarak sayılmaktadır.
Edebiyat, dinî anlayış ve değerlerin tanıtılmasında, topluma yayılmasında etkili olurken din, edebî konular ve karakterlerin belirlenmesinde etkilidir.
Dinin edebiyat üzerindeki etkisi, edebiyat tarihine yön verecek kadar güçlüdür. (Türkler, İslam dinini kabul ettikten sonra yeni bir edebiyat dönemi başlatmıştır.
Metnin Sunum Formu için
http://edebiyatvadisi.com/wp-content/uploads/2019/09/Edebiyatın-Diğer-Bilimlerle-İlişkisi.pptx