Soru Eki mı / mi / mu / mü’nün Yazılışı Bu ek gelenekleşmiş olarak ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar: Kaldı mı? Sen de mi geldin? Olur mu? İnsanlık öldü mü? Soru ekinden sonra gelen ekler, bu eke bitişik olarak yazılır: Verecek misin? […]

Bağlaç Olan da / de’nin Yazılışı Bağlaç olan da / de ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak büyük ünlü uyumuna uyar: Kızı da geldi gelini de. Durumu oğluna da bildirdi. Sen de mi kardeşim? Güç de olsa. Konuşur da konuşur. UYARI: Ayrı yazılan da / de […]

Bağlaç Olan ki’nin Yazılışı Bağlaç olan ki ayrı yazılır: bilmem ki, demek ki, kaldı ki vb. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin. (Atatürk) Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer. Birkaç örnekte ki bağlacı kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, […]

Ek Fiilin Yazılışı Ek fiilin çekimli biçimleri (idi, imiş, ise) ayrı yazılabildiği gibi bitişik olarak da yazılabilir. Ünsüzle biten kelimelere bitişik olarak yazıldığında i ünlüsü düşer, ayrıca büyük ünlü uyumuna uyar: yorgun-du (yorgun idi), güzel-miş (güzel imiş), gelir-se (gelir ise) vb. Ünlüyle biten kelimelere bitişik olarak yazıldığında araya y ünsüzü […]

Pekiştirmeli Sözlerin Yazılışı Sıfat veya zarf görevindeki pekiştirmeli sözler bitişik yazılır: apaçık, apak, büsbütün, çepeçevre, çırılçıplak, dümdüz, düpedüz, gömgök, güpegündüz, kapkara, kupkuru, masmavi, mosmor, paramparça, sapasağlam, sapsarı, sırılsıklam, sırsıklam, sipsivri, yemyeşil vb.

Ayrı Yazılan Birleşik Kelimeler: 1. Etmek, edilmek, eylemek, olmak, olunmak yar­dımcı fiilleriyle kurulan birleşik fiiller, ilk kelimesinde herhangi bir ses düşmesi veya türemesine uğramazsa ayrı yazılır: alt etmek, arz etmek, azat etmek, dans etmek, el etmek, göç etmek, ilan etmek, kabul etmek, kul etmek, kul olmak, not etmek, oyun etmek, […]

ÜNLEM GRUBU: Bir seslenme edatı ile bir isimden oluşan gruptur: bu grupta seslenme edatı önce gelir: Hey çocuklar!   Aman Allah’ım! Be adam!  Ey Türk gençliği!…  Ünlem gruplarının cümlede öge değeri yoktur.

KISALTMA GRUBU: Sözcük grupları ile cümlelerin yıpranıp kısalmasıyla oluşur: O gün bu gün, yükte hafif, para peşin, baş üstüne, ne haber, başına buyruk, baştan savma, çantada keklik, eli açık, devede kulak, ağzına layık, yüzü aşkın, içinden pazarlıklı, başa bela, içe dönük, solda sıfır, yerinde ağır, gözden ırak, kendinden emin, kıldan […]

BAĞLAMA GRUBU: Eş görevli sözcüklerin bağlaçlarla bağlanmasıyla oluşan gruptur: Leyla ile Mecnun, sokaklar ve caddeler, görünenle görünmeyen, hem suçlu hem güçlü, kapılar ve köprüler, hızlı ve öfkeli, ancak ve ancak, şu ya da bu, ya devlet başa ya kuzgun leşe… Bağlama grubu, diğer gruplar arasında yapıca en zayıf olan gruptur. […]

SAYI GRUBU: Sayı grubu, eksiz olarak arka arkaya gelen iki ya da daha fazla sayının oluşturduğu gruptur: Yüz kırk altı, otuz dört, on beş, üç milyon sekiz yüz bin yedi yüz seksen iki… Sayı grupları cümlede yüklem, özne, nesne ve dolaylı tümleç görevlerinde bulunabilir: Otuz beş, Tarancı’nın şiirinde farklı bir […]

UNVAN GRUBU: Bir kişi ismi ile ona bağlı unvan ya da akrabalık isminin oluşturduğu gruptur: Ahmet Bey, Süleyman Paşa, Nasrettin Hoca, Mahmut Ağa… Unvan bildiren sözcüklerin isimlerden önce kullanıldığı durumda oluşan grubun “birleşik isim” olduğuna yönelik yaygın bir görüş bulunsa da kimi dil araştırmacıları unvanların isimden önce kullanılarak oluşturulan yapıya […]

ZARF-FİİL GRUBU: Bir isim ve bu isme bağlı zarf-fiilin oluşturduğu gruptur. Başka bir deyişle: İsim + (yalın hâl / -i / -e / -de / -den durumlarından biri) ya da (ile edatı)  + zarf-fiil = Zarf-fiil grubu Zarf-fiil grubunun cümledeki tek görevi zarf tümleci olmasıdır: Çocuk babasının boynuna sarılarak ağladı.    […]

SIFAT-FİİL GRUBU: Bir isim ve bu isme bağlı sıfat-fiilin oluşturduğu gruptur. Başka bir deyişle: İsim + (yalın hâl / -i / -e / -de / -den durumlarından biri) ya da (ile edatı)  + sıfat-fiil = Sıfat-fiil grubu Su içen (çocuk); kuş uçmaz, kervan geçmez (yol); geçenlerde gördüğü (rüya); odada bulunan […]

Bir isim ile ona eklenen bir isim-fiilin oluşturduğu sözcük grubudur. Başka bir deyişle: İsim + (yalın hâl / -i / -e / -de / -den durumlarından biri) ya da (ile edatı)  + isim-fiil = İsim-fiil grubu Çöp atmak, suyu içmek, otobüse binmek, evde oturmak, pencereden bakmak, suyla karıştırmak,  gibi yapılar […]

BİRLEŞİK FİİL GRUBU:  Birleşik fiiller iki sözcükten oluştuğu için grup sayılırlar ve cümlede bu birliktelikleri içinde bozulmadan kullanılırlar. Ayrıca deyim anlamı taşıyan birleşik fiil grupları da birlikte gösterilirler: Gelivermek, okuyuvermek, yazabilmek, görebilmek, düşeyazmak, çıkagelmek, duyuvermek  (düzenli birleşik fiiller) Tahmin etmek, yok etmek, terk etmek, laf atmak, kabul etmek, adam olmak, […]

EDAT GRUBU: Bir isim ve ona eklenen bir edatın oluşturduğu gruptur: Çocuklar gibi, senin için, hava durumuna göre, caddeye doğru, öfke ile, inci gibi, buna karşın, tatile gitmek üzere… Edat Grubunun Cümledeki Görevi: a) Edat grubu, cümlede yüklem olur: Bütün çabamız senin için.            Sana ayak uydurmak bana göre değil.    Yaşlı […]

AİTLİK GRUBU: Aitlik grubu; aitlik ekinin (-ki) yalın, ilgi ve bulunma durumuna eklenmesiyle oluşur ve eklendiği sözcükle birlikte sıfata dönüşür: Geçen haftaki (yangın),  oturma odasındaki (halı), sözünü ettiğiniz kitaptaki (konu) yol kenarındaki (ağaçlar)… Aitlik Grubunun Cümledeki Görevi: Aitlik grubu, eklendiği sözcükle birlikte sıfat görevi üstlenir ve kendisinden sonra gelen isimle […]

İKİLEME (TEKRAR) GRUBU: İkilemeler; aynı sözcüklerin, benzer sözcüklerin ya da anlamca zıt sözcüklerin tekrarıyla yapılır: Gide gide, sora sora, yavaş yavaş, ikişer ikişer, bir bir, göz göz, dilim dilim, çabuk çabuk, türlü türlü, çeşit çeşit… İte kaka, güle eğlene, ev bark, açık seçik, eş dost… Aşağı yukarı, iyi kötü, irili […]

SIFAT TAMLAMASI: Bir sıfat tamlamasında asıl söylenmek istenen isimdir. Sıfat, ismin özelliklerini çeşitli yönlerden karşılar ve bir cümlede sıfat, nitelediği ya da belirttiği özelliğiyle ismin ayrılmaz bir parçasıdır. İsim cümlede hangi görevdeyse, kendini tamlayan sıfat da o görevdedir. Sıfat Tamlamasının Cümledeki Görevleri: a) Sıfat tamlaması, cümlede yüklem olur: Kültür, bir […]

İSİM TAMLAMASI: İsim tamlaması 3 şekilde kurulur: a) Belirtili isim tamlaması                b) Belirtisiz isim tamlaması         c) Zincirleme isim tamlaması İsim Tamlamasının Cümledeki Görevleri: a) İsim tamlaması, cümlede yüklem olur: Evde tek istediği şey, çalışma odasıydı.   (Belirtisiz isim tamlaması) Unlu yemekler, Türk mutfağının özelliğidir.  (Zincirleme isim tamlaması) Dersten sonraki ikinci adresi, […]

İKİNCİ YENİ SONRASI ŞİİR: ENİS BATUR: İlk yazısı 1970’te, ilk kitapları 1973’te yayımlandı. Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Dairesi Başkanlığı, Milliyet Gazetesi’nin kültür servisi ve yan yayınlar yöneticiliğini, illiyet Büyük Ansiklopedi’nin ve Dönemli Yayıncılık’ın genel yayın yönetmenliğini yaptı. 1988’den 2004’e kadar Yapı Kredi Yayınları’nda çalıştı. Yazı, Oluşum, MEB, Tan, Gergedan, Şehir, […]

İKİNCİ YENİ: Aklın mantıksal işleyişine sırt çevirdiler, gerçeküstücülüğü daha bilinçli benimsediler. Anlama değil imgeye kapılarını sonuna kadar açtılar. Konuşma diline uzak kaldılar, edebi sanatlara özgürlük tanıdılar. I. Yeni’nin tam tersi noktadan yola çıkarak halk kültüründen uzaklaştılar. Anlamı karartan ve gizleyen bir tavır takındılar. Sözcüklerin çağrışımlarla derinleşen ve çoğalan değerine önem […]

MAVİ AKIMI (1952-1956): 1 Kasım 1952’de Ankara’da yayımlanmaya başlanan “Mavi” adlı derginin etrafında Attilâ İlhan öncülüğünde toplanan; Ferit Edgü, Orhan Duru, Özdemir Nutku, Ahmet Oktay, Demirtaş Ceyhun, Demir Özlü ve Tahsin Yücel gibi sanatçıların oluşturduğu bir edebi topluluktur. Fikir ve sanatın, sosyal bir sınıf veya grubun bayrağı yapılamayacağını savunmuşlar; özgürlüğün […]

HİSARCILAR: Hisarcılar, Türk şiirinde görülen yenilik hareketlerinde sanatçıların “dil, şekil ve konu” karşısındaki tutumlarını belirleyen iki kutup olduğunu savunurlar. Bu kutuplardan birini, her farklılaşma ve değişmeyi şiirde yenilik sayanlar; diğerini de, -tek başına kendilerinin temsil ettiğine inandıkları- bu görüşün tersini savunanlar oluşturmaktadırlar. Hisarcılara göre şiir dilinde yenilik; şiiri ölü kelimelerden […]

4.Modernizmi Esas Alan Sanatçılar Modernizm, bütün dünyada yankılar uyandırmış bir sanat- edebiyat akımıdır. “Modernizm’i kısaca “geleneksel olanı reddetme tavrı” olarak tanımlayabilir; bu bağlamda modernizmi benimseyen hikâyeci ve romancıların geleneksel ve yerleşik roman anlayışını reddettiklerini söyleyebiliriz. Modernizmin doğuşunda I. ve II. Dünya Savaşlarının insanlık üzerindeki yıkıcı etkileri büyük rol oynamıştır. İnsan, […]

CUMHURİYET DÖNEMİNDE ROMAN 3 Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Sanatçılar: Bireyin iç dünyasını esas alan yazarlar, insan gerçekliğini farklı bir bakışla anlatmak, modern hayatın insan üzerindeki etkilerini tespit etmek için psikoloji, psikoanalitik (psikoanaliz) gibi bilimlerden ve dolayısıyla Freud’un görüşlerinden faydalanmışlardır. Yazarlar, bireyin iç dünyasını anlatmak için, düş analizi (bireyin gördüğü […]

CUMHURİYET DÖNEMİNDE ROMAN-1 1. Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Sanatçılar 2. Toplumcu Gerçekçi Anlayışla Yazan Sanatçılar 3. Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Sanatçılar 4. Modernizmi Esas Alan Sanatçılar 1. Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Sanatçılar: Cumhuriyet Döneminde hikaye ve roman yazarlarının önemli bir kısmı Birinci Dünya Savaşı ve […]

CUMHURİYET DÖNEMİNDE ROMAN -2 2. Toplumcu Gerçekçi Anlayışla Yazan Sanatçılar: Başlangıçta Sabahattin Ali ve Sadri Ertem’in eserleriyle ortaya çıkan ve esasen Anadolu köy ve kasabalarının sorunlarını anlatan toplumcu-gerçekçi roman ve hikaye 1930’ların sonunda Kemal Bilbaşar ve Samim Kocagöz gibi yazarlarla alanını genişletmiştir. 1950’den sonra köy enstitüsü çıkışlı yazarlarla yaygınlaşan “köy […]

YEDİ MEŞALECİLER (1928-1933) Edebiyatımızın ilk toplulukları olan Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati’den sonra, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında oluşan topluluk; altı şair ve bir öykü yazarı gençten oluşmuş ve kendilerini, adını aldığı Yedi Meşale başlıklı kitapla tanıtmıştır. “Günün birinde, kim önerdi hatırlamıyorum, o güne dek yazdıklarımızdan seçmeleri bir araya getirip ortaklaşa […]