Süreksiz sert ünsüzlerden biriyle (p, ç, t, k) biten bir sözcükten sonra ünlüyle başlayan bir ek gelirse süreksiz sert ünsüzler yumuşayarak “b, c, d, g, ğ”ye dönüşür: hesap-ı hesabı;      uçak-a uçağa;      amaç-ım amacım;      dert-i derdi;  kalp-i kalbi;    ahenk-i ahengi;       ayak-ı ayağı kap>kabı, sarkaç>sarkacı, öğüt>öğüdü, soğuk>soğuğa, kulaç>kulacı, söğüt>söğüdün, ekmek>ekmeği, tabak>tabağını cevap>cevabın, […]

A) SERT ÜNSÜZ BENZEŞMESİ: Sert ünsüzlerden biriyle (f, s, t, k, ç, ş, h, p) biten bir sözcükten sonra yumuşak ünsüzle “c, d, g” başlayan bir ek gelirse ekin başındaki yumuşak ünsüzler “ç, t, k” şeklinde değişerek sertleşir: balık-cı balıkçı; kitap-cı kitapçı; sert-ce sertçe; sınıf-da sınıfta  uçak-dan uçaktan; yürümüş-dü yürümüştü; […]

Türkçede geniş ünlüyle (a,e) biten bir sözcük “-yor” eki aldığında o sözcüğün geniş ünlüsünü “ı, i, u, ü” ye çevirerek daraltır. bilm(e) – yor bilm(i)yor         ist(e) – yor ist(i)yor           izl(e) – yor izl(i)yor    sızl(a) – yor sızl(ı)yor            suçl(a) – yor suçl(u)yor       gözl(e) – yor gözl(ü)yor     durm(a) – yor durm(u)yor     verm(e) […]

Sözcüklerin asıllarında bulunmayan ünlü veya ünsüz bir sesin türemesi olayıdır. A) ÜNLÜ TÜREMESİ: “-cık, -cik” eki alan bazı sözcüklerde ek ile sözcüğün arasında “a, e, ı, i” ünlülerinin türediği görülür. az – cık az(ı)cık            bir – cik    bir(i)cik                   genç – cik   genc(e)cik                  dar – cık    dar(a)cık sapsağlam>sapasağlam, güpgündüz>güpegündüz, bircik>biricik, genççik>gencecik, […]

A) ÜNLÜ DÜŞMESİ (HECE DÜŞMESİ): İkinci hecesinde dar ünlü bulunan bazı sözcükler, ünlüyle başlayan bir ek aldığında ikinci hecesindeki dar ünlüsünü düşürür. kar(ı)n – ı karnı,                      boy(u)n – um boynum,      keş(i)f – i keşfi,                       bur(u)n – u burnu şeh(i)r – e şehre,                    as(ı)l -ı aslı,      buy(u)r – […]

Çağlara, toplumlara ve sanat alanına göre farklılık gösteren sanat kavramı ilk zamanlar çok geniş olarak insanın tüm yaratıcı eylemlerini tanımlamak için kullanılmış ve insanın hayatta kalma eylemlerini içermiştir.     Daha geniş bir bakış açısıyla sanat, din ve bilim gibi insanın bütün diğer uğraşlarından doğan yaratıcı gücü göstermek için kullanılmıştır. […]

1. Din değişikliği: İslamiyet’in kabul edilmesinden önce Türklerin Şamanizm inancına mensup olan bazı Türk boylarının daha sonra Maniehizm, Budizm, Hristiyanlık dinlerine girmişlerdir. Edebiyatımızda asıl köklü değişiklik 10. yüzyıldan itibaren İslamiyet’in kabul edilmesiyle kendini göstermiştir. 2. Lehçe ve şive farklılıkları: Türkçenin tarihî gelişimi tam olarak 8. yüzyıldan itibaren takip edilebilmektedir. Bu […]

Edebiyatın Tarihle İlişkisi Edebiyat ve Tarihin Ortak Yönleri:  (Tarih, geçmişte edebiyatın içinde yer alırken 19. yüzyıldaki tarihçilerin tarih araştırmalarında  bilimsel yöntemleri kullanmasıyla edebiyattan ayrılır.)   1. Her ikisi de genelde insanlığın, özelde ise toplumların geçmişte karşı karşıya kaldıkları olaylardan yararlanır.   2. Toplumlara yön veren, kitleler üzerinde etkili olan kişi […]

Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmayan Şeyyâd Hamza 14. yüzyıl divan şairidir. Onun divan edebiyatı geleneğinin yanı sıra halk edebiyatından da etkilendiği görülmektedir. Şeyyâd Hamza’nın Anadolu’yu şehir şehir, köy köy dolaşan, gittiği her yerde tasavvufla ilgili şiirler söyleyen gezici bir şair olduğu düşünülmektedir. Şeyyâd Hamza, şiirlerinde hem hece hem de aruz […]

Ahmed Fakih (? – (?)1252) Hayatı hakkındaki bilgiler, oldukça kısıtlıdır. Araştırmalara göre Ahmed Fakih, Horasan’dan gelerek Konya’ya yerleşmiştir. Halk arasındaki şöhretinin büyük olduğu bilinmektedir. Hükümdar ve emirlerin saraylarında serbestçe hareket edebilen Ahmed Fakih ile ilgili bilgi, Eflâki’nin Menâkibü’l-ârifin adlı eserinde bulunmaktadır. Eflâki’ye göre Ahmed Fakih çok meşhur olmakla birlikte Mevlâna […]

1. Tiyatro yazarlığı konusunda verilecek eğitimlerin – – – – – olacağına kuşku yoktur. Ancak bu eğitimlerin güncel gelişmeleri izleyen – – – – – olması planlanmalıdır.  Parçanın anlamlı bir bütün olması için boş bırakılan yerlere hangi sözcükler sırasıyla getirilmelidir? A) gereksiz – düzeyde      B) sorunlu – yapıda     C) yararlı […]

Nâ’ilî (Nâ’ilî-i Kadim) Nâ’ilî, 17. yüzyıl Türk edebiyatının büyük şairlerindendir. Tanzimat döneminde Encümen-i Şuara şairlerinden Manastırlı Nâ’ilî’nin yetişmesinden sonra Nâ’ilî-i Kadim olarak anılmaya başlamıştır. Nâ’ilî’nin hayatı hakkında bilinenler azdır. Ancak asıl adının Mustafa ve İstanbullu olduğu bilinmektedir. Doğum yılı belli olmamakla birlikte 1608-1611 yıllarında doğduğu düşünülmektedir. Öğrenim hayatı hakkında da […]

Kaside Der Sitâyiş-i Sultan Murad Esdi nesîm-i nevbahar açıldı güller subh-dem Açsun bizim de gönlümüz sâkî meded sun câm-ı Cem (İlkbahar rüzgârı esti, sabahleyin güller açıldı; bizim de gönlümüz açılsın, saki (içki kadehi sunan), meded (yardıma koş) Cem’in kadehini (Cemşid’in yedi türlü madenden yapılmış kadehini) sun. Erdi yine ürd-i behişt […]

Nef’î (1572? – 1635) Hayatı Klasik Türk Edebiyatının 17. yüzyıl şairleri arasında en başta gelen şairi olan Nef’î’nin asıl adı Ömer’dir ve Erzurumludur. Nef’î’nin çocukluğu ve ilk gençliğindeki hayatı konusunda sağlıklı bilgi bulunmamaktadır. Ancak onun Arapça ve Farsçayı iyi öğrendiği görülmektedir. Nef’î’nin ilk mahlası Darrî (= zarar veren) olmakla birlikte […]

Dostoyevski’nin “Kumarbaz” adlı romanından (*); … Büyükannenin rulet salonuna girişi, içeridekiler üzerinde muazzam bir etki yarattı. Rulet masalarında ve salonun diğer ucundaki trente et quarante masasının önünde, birkaç sıra hâlinde yüz elli, iki yüz kadar kumarbaz toplanmıştı. Masaya ulaşmayı başaranlar ancak bütün paralarını kaybettikten sonra yerlerinden ayrılıyordu, sadece seyirci olarak […]

Jack London’ın “Beyaz Diş” adlı romanından (*); … Beyaz Diş’in günleri deneylerle geçiyordu. Kiche’nin sopaya bağlı olduğu sırada bütün kampı araştırarak, inceleyerek, öğrenerek dolaştı. İnsanların birçok geleneğine çabucak alıştı. Fakat alışkanlık onları kabullenmek demek değildi. Onları tanıdıkça üstünlüklerini daha çok hissetmeye başladı. Gizemli güçlerini gördükçe gözünde daha da tanrılaşıyordu insanlar. […]

Divan-ı Hikmet – Ahmet Yesevi: 12. yüzyıl mutasavvıflarından olan Hoca Ahmed Yesevi, Pîr-i Türkistan namıyla tanınmış ve öğretileriyle Türklerin hem Müslüman olmasında hem de dinî anlayışlarının şekillenmesinde etkili olmuştur. Onun görüşleri, dinî-tasavvufi-ahlaki öğütleri vasıtasıyla günümüze ulaşmıştır. “Hikmet” adı verilen bu öğütler, Divan-ı Hikmet isimli eserinde bir araya getirilmiştir. Ahmed Yesevî, […]

Divanü Lügati’t-Türk – Kaşgarlı Mahmut: Kaşgarlı Mahmud XI. yüzyılda yaşamış bir Türk bilgini, dilcilerin en büyüğüdür. Onun hayatından çok, kişiliği ve eseri hakkında bilgiler vardır. Türk Dili Sözlüğü biçiminde çevrilebilecek Divanü Lugati’t-Türk adlı eser ile Türk dilinin cümle yapısı bilgileri biçiminde çevrilebilecek Kitabu Cevahirü’n-nahv fi Lugati’t-Türk adlı iki dev eserin […]

Atabetü’l Hakâyık – Edip Ahmet Yükneki: Edip Ahmet tarafından 12. yüzyılın ilk yarısında yazılmış manzum ve didaktik (öğretici) bir ahlak kitabıdır. Eserin adının anlamı “Hakikatlerin Eşiği”dir. Eser 40 beyitlik bir giriş ile başlar. Bunlardan 5’i Allah’ın,  5’i Peygamber’in, 5’i dört sahabenin, 14’ü Emir Muhammed Dad İspahsalar Bey’in medhine son 6 […]

Kutadgu Bilig – Yusuf Has Hacip: 11. yüzyılda, Karahanlılar döneminde, Balasagunlu Yusuf Has Hacib’in 1069-1070 yıllarında tamamladığı ve Doğu Karahanlı hükümdarı Tabgaç Uluğ Buğra Kara Han’a sunduğu Türkçe ilk siyasetnamedir. Yusuf Has Hacib bu eserde, çeşitli konular hakkında felsefi ve sosyolojik fikir ve düşünceler ileri sürüp öğütler verir. Ayrıca toplumu […]

Cümle Oluşturma Cümle, bir duygu ya da düşüncenin bir yargıya bağlanarak aktarıldığı söz ya da söz dizisidir. Cümlenin temel işlevi bir yargıyı bildirmesidir. Türkçede kurallı bir cümle Özne + Tümleç + Yüklem biçiminde sıralanır. Ancak bir cümlede tümlecin kullanılması zorunlu değildir. Tümleçlerin sıralanmasında ise zarf tümlecinin yüklemden önce kullanılması esastır. […]

Dostoyevski’nin “Budala” adlı romanından (*); Bizde pratik adamın bulunmayışından her zaman yakınılır. Söz gelişi, politikacı adam çoktur, general de boldur. Yöneticilerin her türlüsüne rastlanır. Ne kadar istersen bulunur ama pratik adam yoktur. Herkes de bu yokluktan sızlanır. Hatta kimi demir yolunda çalışan işçiler, işlerin düzen içinde yürümediğini, gemicilik işletmelerindeki yöneticiler […]

Stefan Zweig (1881-1942)* Yirminci yüzyılın ender yetiştirdiği entelektüellerden biri olan Zweig daha okul yıllarındayken edebiyat, sanat, tiyatro ve müziğe ilgi duymuş, yazın hayatına lise yıllarında yazdığı şiirlerle başlamış, bunu Viyana’nın en büyük gazetelerinden biri olan Neue Freie Presse’nin edebiyat sayfalarındaki yazılar izlemiştir. Sonrasında Beaudelaire ve Verlaine’den çeviriler yapan Zweig, öldüğünde […]

Yardımcı Düşünce Ana düşünceyi tamamlayan ya da destekleyen düşüncelere “yardımcı düşünce” denir. Ana düşüncenin etkili ve inandırıcı olabilmesi için kullanılan tanımlamalar, verilen örnekler ve sayısal veriler, yapılan benzetmeler, karşılaştırmalar; birer yardımcı düşüncedir. Bir paragrafta aşağıdaki cümleler aracılığıyla yardımcı düşüncelere yer verilir. “Bu konuda … da söyleyebiliriz.” “Ayrıca …  faydası vardır.” […]

Ana Düşünce Ana düşünce, bir parçanın yazılma nedenidir. Paragraftaki bütün cümleleri birleştiren ve yazının temelini oluşturan düşüncedir. Ana düşünce, ileri sürülen, tanıtılan, açıklanan bir duygu ya da düşünce ile ilgili ortaya konan kesin yargıdır. Başka bir deyişle, ana düşünce, konunun yorumlanarak yargı haline getirilmiş halidir. Ana düşünce, paragrafın herhangi bir […]

Paragrafta Konu Bütünlüğü Her paragraf sadece bir konuyu ele alır. Birden fazla konunun tek paragrafta toplandığı durumlar ise karşımıza soru olarak gelmektedir. Bu türdeki soruları çözerken paragrafın ilk cümlesindeki konuyu belirlemek gerekir. Paragraftaki ilk cümleyi izleyen cümleden başlayarak konunun hangi cümleden itibaren değiştiğini görmek gerekir. Paragrafta konu bütünlüğüne yönelik iki […]

Paragrafta Konu Üzerinde durulan, anlatılmak istenen duygu, düşünce ya da olaya “konu” denir. Başka bir söyleyişle konu; bir paragrafın yazılma nedenidir. Her yazının bir konusu olduğu gibi, her paragrafın da bir konusu vardır. Paragrafı iyi anlayabilmek için öncelikle konuyu belirlemek gerekir. Düşünce yazılarında konu, genellikle, paragrafın ilk cümlesinde bildirilir. Konuyu […]

Paragrafta Giriş Bölümü  Giriş cümlesinde paragrafta anlatılmak istenen, genel olarak belirtilir, yazarın konuya bakış açısı belirlenir. Giriş cümlesi; kısa, açık ve ilgi çekicidir. Giriş cümlesinde “böylece, bu nedenle, bundan dolayı, ancak, buna rağmen …” gibi kendisinden önce söylenmiş başka bir cümlenin varlığını gösterecek edat, bağlaç ve sözlere yer verilmez. Giriş […]