ÂŞIK EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ
1. KOŞMA: Koşma, coşturucu duyguların dile getirildiği, İslamiyet öncesinde yazılan koşuk türünün bir devamı olan Türk halk edebiyatı nazım biçimidir.
Koşmalar genellikle 11’li hece ölçüsü ile söylenir, en az 3 en çok 12 dörtlükten oluşur. Türk halk edebiyatının en çok kullanılan nazım şekli olan koşma, halk ozanları tarafından geliştirilmiş bir nazım şeklidir.
Bu biçimin ilk örneklerine; İslamiyet öncesi Türk Edebiyatı’nda koşuk adı verilen ve genellikle şölen adı verilen bayramlarda söylenen şiirlerde rastlanmaktadır.
Türk halk edebiyatının en çok kullanılan biçimi olan koşmalar; daha çok 11’li hece ölçüsüyle yazılmıştır. Kafiye düzeni: axax, bbbx, cccx… biçiminde olan koşmaların, ilk dörtlükleri xaxa biçiminde çapraz veya aaax biçiminde düz kafiyeli olabilir. Ayrıca koşmalarda en çok yarım uyak tercih edilmiştir.
Koşmaların son dörtlüklerinde şairin mahlası (takma ad) bulunur. Bir ozanın koşmasını bitirmesi için mahlasının yer aldığı dörtlüğü söylemesine tapşırma denir.
KONULARINA GÖRE KOŞMALAR:
A) Güzelleme: İnsan ve doğa güzelliklerini işleyen koşmalardır. Genellikle âşık olunan kişi ya da sevilen dağ, ağaç, hayvan, çiçek gibi ögeler işlenir:
Evvel sen de yücelerden uçardın Şimdi enginlere indin mi gönül Derya deniz dağ taş demez geçerdin Karadan menzilin aldın mı gönül Yiğitliğim elden gitti yel gibi Damağımda tadı kaldı bal gibi Hoyrat eli değmiş gonca gül gibi Bozulmuş başlara döndün mü gönül | Hasta oldun yastığını istersin Kadir Mevlâ’m sağlığını göstersin Cennet-i a’lâdan bir köşk dilersin Boynunun farzını kıldın mı gönül Karacaoğlan der ki söyle sözünü Hakk’a teslim eyle kendi özünü Nâs işine karalama yüzünü Yolun doğrusunu buldun mu gönül |
B. Koçaklama: Konusu savaş, yiğitlik, kahramanlık olan koşmalardır. Coşkulu ve yüksek tempolu bir söyleyiş taşırlar. Edebiyatımızda bu türün en güzel örneklerini Köroğlu ile Dadaloğlu vermiştir:
Benden selam olsun Bolu Beyi’ ne
Çıkıp su dağlara yaslanmalıdır.
Ok gıcırtısından kalkan sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir.
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı.
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır.
Köroğlu düşer mi yine şanından,
Ayırır çoğunu er meydanından,
Kırat köpüğünden, düşman kanından
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır.
C. Taşlama: Bir kimseyi eleştirmek, kötülemek ya da toplumun bozuk yönlerini iğneleyici bir dille eleştirmek için yazılan şiirlerdir. Bu türe Divan Edebiyatı’nda hiciv adı verilir.
Hele bir düşün ki gözümün nuru Bu kadar parayı sana kim verdi Bazı fukaraya bulma kusuru Mesti kundurayı sana kim verdi Anadan doğunca kürkün var mıydı Üryan gelmedin mi börkün var mıydı Torba torba mecidiyen var mıydı Tükenmez parayı sana kim verdi | Kuş tüyü döşekte yattın uzandın Haftada bir çeşit geydin özendin Aferin aklına sen mi kazandın Şu tompu tarlayı sana kim verdi Dinle Ruhsati’yi ne diyom sana İyi bir öğüttür sanma ki çene Çalışmayla verse verirdi bana Bu köşkü sarayı sana kim verdi |
D. Ağıt: Doğal afet, ölüm, hastalık gibi durumlara yönelik kaygı, üzüntü ve korkuyu içeren şiirlerdir. İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı’ndaki sagu’nun devamı olan şiirlerdir. Bu türe Divan Edebiyatı’nda mersiye adı verilir:
Kuşlar giderseniz siz Kars eline, Çobanoğlu Kars’a geldi söyleyin. Yorulmuş yollarda bir telli turna, Ok vurdu bağrını deldi söyleyin. Üzerinde döndü ecel kuşları, Bir çare etmedi gözde yaşları, Ardından ağlıyor arkadaşları, Yandı ciğer, gözler doldu söyleyin. | Sazı omuzunda nazlı gezerdi, Meclislerde manâ mantık sezerdi, Türküleri göz yaşıyla yazardı, Felek künyesinden sildi söyleyin. Poyrazoğlu şeyda bülbül dili yok, Sazı mahzun kaldı, öten teli yok, Meydanda gürleyen Çobanoğlu yok, Kiziroğlu öksüz kaldı söyleyin. |
2. SEMAİ: Genellikle en az üç, en fazla beş dörtlükten oluşurlar. Semainin kafiye düzeni abab, cccb, dddb şeklinde olup koşma ile benzerlik gösterir.
Çoğunlukla doğa, güzellik, ayrılık,kavuşma gibi duygusal ve lirik temaları işlerler. Semainin hece ölçüsünün yanında aruz kullanılarak yazılanları da vardır.
Özel bir bestesi vardır. Sekizli hece ölçüsü ile söylenir. Şiirin sonuna doğru mahlas kullanılır. Yaygın olmayan bir nazım şeklidir. Dili sade ve yalındır halkın günlük yaşantıda kullandığı deyim ve deyişlerden yararlanılır.
Birçok yönüyle koşmalara benzerler. Aralarındaki fark, semailerin sekizli hece ölçüsüyle yazılmaları, koşmaların ise 11’li hece ölçüsüyle yazılmalarıdır. Karacaoğlan ve Erzurumlu Emrah güzel örneklerini vermiştir.
Gönül gurbet ele çıkma Ya gelinir ya gelinmez Her dilbere meyil verme Ya sevilir ya sevilmez Yöğrüktür bizim atımız Yardan atlattı zatımız Gurbet ilde kıymatımız Ya bilinir ya bilinmez Bahçemizde nar ağacı Kimi tatlı kimi acı Gönüldeki dert ilacı Ya bulunur ya bulunmaz | Deryalarda olur bahri Doldur ver içem zehri Sunam gurbet elin kahrı Ya çekilir ya çekilmez Emrah der ki düştüm dile Bülbül figan eder güle Güzel sevmek bir sarp kale Ya alınır ya alınmaz Erzurumlu Emrah |
3. VARSAĞI: Güney Anadolu’da yaşayan Varsak Türkmenlerine ait halk şairleri tarafından söylenen şiirlerdir. Özel bir bestesi vardır. Sekizli hece ölçüsü ile söylenir. Varsağıda hayattan ve talihten şikâyet gibi konular da işlenir.
Şiirin sonuna doğru mahlas kullanılır. Yaygın olmayan bir nazım şeklidir.
Koşma ve semaide işlenen konu ve temalar varsağıda da işlenir. Müziğinde ve sözlerinde meydan okuyan, yiğitçe bir hava duyulur. Bu da dörtlüklerin içindeki “bre” “hey” “behey” gibi ünlemlerle sağlanır. Hayattan ve talihten şikâyet üzerinde sık sık durulur. Bu türün en güzel örneklerini Karacaoğlan vermiştir
Behey ela gözlü dilber! Vaktin geçer demedim mi? Harami olmuş gözlerin. Beller keser demedim mi? Bak şu kaşa, bak şu göze. Ciğer kebap oldu köze. Yakasız gömlekler bize, Felekler biçer demedim mi? | Deryalarda yüzer gemi. Şeker dudağının yemi Süregör devranı demi. Devran geçer demedim mi? Karac’oğlan der mert ile Sözüm yoktur namert ile Zalim felek bu dert ile Bizi eğer demedim mi? Karacaoğlan |
4. DESTAN: Âşık edebiyatındaki destanı, ulusların başından geçen kahramanlık olaylarını anlatan destan (epope) ile karıştırmamalıdır.
Âşık edebiyatındaki destanlar, toplumu yakından ilgilendiren savaş, ayaklanma, eşkıyalık, kıtlık, deprem, yangın gibi olaylar; toplumsal yergiler; cimrilik, dalkavukluk, mirasyedilik… gibi gülünç hayat olayları üzerinde durur.
Destanların diğer özellikleri şunlardır:
11′li ya da 8′li hece kalıbıyla söylenir. Dörtlüklerle oluşur.
Kafiye düzeni koşmaya benzer. Konusu ve uzunluğu bakımından koşmadan ayrılır.
Halk şiirinin en uzun nazım biçimidir. Kimi destanlarda dörtlük sayısı yüzden fazladır. Dörtlük sayısı konunun özelliğine bağlıdır.
Kendine özgü bir ezgisi vardır
Destanın son dörtlüğünde şair mahlasını söyler.
Genç Osman dediğin bir küçük uşak Beline bağlamış ibrişim kuşak Askerin içinde birinci uşak Allah Allah deyip geçer Genç Osman Sultan Murat derki, gelsin göreyim. Nasıl yiğit imiş bende bileyim. Vezirlik isterse üç tuğ vereyim. Kılıcından al kan saçtı Genç Osman. | Bağdadın kapısın Genç Osman açtı Düşmanın cümlesi önünden kaçtı Kelle koltuğunda üç gün savaştı Allah Allah deyip geçer Genç Osman Askerin ucu göründü Van’dan Kılıcın kabzası görünmez kandan Bağdat’ın içinde tozdan dumandan Toz duman içinde kaldı Genç Osman Genç Osman dediğin bir Türk serdarı Beline bağladı ibrişim kuşağı Vuruldu sancaktar, kaptı sancağı İletti burca dikti Genç Osman Kayıkçı Kul Mustafa |